turkce sozluk - page 119

birebir
ön a. (bire’bir)
Etkisi kesin olan:
Papatya çay›, mide rahats›zl›¤›na bire-
birdir.
birebir gelmek
çok iyi gelmek:
Bu ilaç bafl a¤r›s›na birebir gelir.
bire bir
a.
Eflit miktarda:
Bu bahis bire bir
verdi.
birer
ön a.
Birer tane düflecek biçimde
ülefltirilmifl olan:
birer kitap.
birer birer
be.
Her biri ayr› olarak, tek tek:
Bizi içeriye birer birer ald›lar.
bireflim
a.
1.
Ögeleri, parçalar› bir araya
getirip bir bütün durumuna sokma.
2.
Bu birlefltirmenin sonucu olan bütün.
3.
kim.
Maddeleri bir araya getirerek ya-
pay olarak bileflik cisimle oluflturma,
sentez.
bir evcikli
ön a. bitb.
M›s›r, ceviz, f›nd›k gi-
bi erkek ve difli organlar› ayr› çiçeklerde,
ancak ayn› kökten ç›kan bir sap üzerin-
de olan (bitki).
birey
a.
1.
Kendine özgü nitelikleri olan tek
varl›k, fert.
2.
Bir türü oluflturan canl›
varl›klardan her biri.
3.
topb.
Düflünsel
ve duygusal nitelikleri toplum içinde be-
lirlenen insanlar›n her biri; fert.
bireysel
ön a.
Bireyle ilgili, bireye özgü
olan; ferdî.
bireysellefltirmek
(-i)
Bir fleyi ayr› olarak,
bireysel olarak dikkate almak; bireylere
göre düzenlemek.
bir gözeli
ön a. dirb.
Bir hücreli, tek hücre-
li.
bir güzel
be.
‹yice, çok iyi, tam olarak:
Bir
güzel oynad›k.
bir hayli
be.
Epey, çok:
Bir hayli yorulduk.
bir hücreli
ön a. dirb.
Yap›s› tek bir hücre-
den oluflan (hayvan ya da bitki), tek
hücreli, bir gözeli.
biri
ad.
1.
Bir bütün içinde yer alanlardan
bir tanesi:
Yumurtalardan biri k›r›lm›fl.
2.
Bilinmeyen herhangi bir kifli:
Biri se-
ni sordu.
biricik
ön a.
Tek, yegâne.
birikim
a.
1.
Birikme.
2.
Gözlemler, deney-
ler ve araflt›rmalar sonucu edinilmifl bil-
gilerin, deneyimlerin tümü.
3.
ekon.
Mal ve paran›n toplan›p ço¤alma süreci.
birikinti
a.
Bir yerde kendi kendine birik-
mifl fley:
su birikintisi.
birikme havzas›
a. co¤.
Kar ve ya¤mur su-
lar›n›n birikti¤i bölge.
birikmek
(nsz.)
1.
Toplan›p y›¤›lmak:
So-
kakta bir sürü insan birikmiflti.
2.
Ekle-
melerle ço¤almak, artmak:
Bu paralar
bankadaki hesapta birikiyor.
biriktirmek
(-i)
1.
Toplay›p y›¤mak, bir ara-
ya getirmek:
Eski bask› kitaplar› birikti-
riyorum.
2.
Bir fleyi ölçülü kullan›p ar-
t›rmak, tasarruf etmek:
Bir daire almak
için para biriktiriyormufl.
birileri
ç. ad.
Baz› kimseler, baz›lar›.
birim
a.
1.
Bir varl›¤› oluflturan varl›klar›n
her biri ya da bir kümenin her eleman›,
ünite.
2.
Bir niceli¤i ölçmek için kendi
cinsinden örnek al›nan belirli, de¤iflmez
büyüklük:
Kütle birimi gramd›r.
3.
Bir
kuruluflun alt bölümlerinden her biri:
üretim birimi.
birim bölü¤ü
a. mat.
Birden dokuz yüz
doksan dokuza kadar olan say›lar bölü-
¤ü.
birinci
ön a.
1.
S›ras› bir say›s›yla belirti-
len:
birinci s›ra.
2.
S›ra, yer, zaman ba-
k›mlar›ndan önce gelen:
birinci mevki.
3.
a.
Bir s›ralamada en üstte yer alan ya
da en üstün olan kifli:
Yar›flmada Türki-
ye birincisi oldu.
birincil
ön a.
Bir s›ralamada, s›ra ve önem
bak›m›ndan ilk yeri alan; temel; ana;
esas.
birincilik, -¤i
a.
1.
Birinci olma durumu:
Okulu birincilikle bitirdi.
2.
(ço¤ul du-
rumda) fiampiyonluk için yap›lan yar›fl-
malar:
atletizm birincilikleri.
birinci zaman
a. yerb.
Yaklafl›k dört yüz
milyon y›l süren, ilkel canl›lar›n oluflma-
s›n›n sürdü¤ü, iklimin s›cak ve bol ya-
¤›fll› oldu¤u yer bilimsel ça¤lar›n birin-
cisi.
birkaç
ön a.
Çok olmayan, az say›da:
Bir-
birebir
birkaç
119
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:58 Page 119
1...,109,110,111,112,113,114,115,116,117,118 120,121,122,123,124,125,126,127,128,129,...688
Powered by FlippingBook