turkce sozluk - page 249

co¤.
Da¤, tepe gibi yüksek ve yamaçl›
yerlerin alt bölümü:
Da¤›n ete¤ine bir
köy kurmufllard›.
etek dolusu
ön a.
Y›¤›nla, pek çok.
eteklik, -¤i
a.
1.
Vücudun belden afla¤›s›n›
örten, beli dar, alt› genifl, çeflitli uzun-
luklarda ve genellikle kad›nlar›n giydi¤i
giysi; etek.
2.
Bir fleyin afla¤›ya do¤ru
uzanan yüzü.
3.
ön a.
Etek yapmaya el-
veriflli olan (kumafl).
etene
a. anat.
Memelilerde ana ile dölüt
aras›nda kan al›p verme iflini sa¤layan
organ.
eter
a. Fr. kim.
1.
Oksijenli asitlerin alkol-
lerle birleflmesinden oluflan s›v›lar›n
ad›.
2.
Hekimlikte kullan›lan, uçucu ve
renksiz s›v›.
etik
a. Fr.
1.
Ahlak bilimi, töre bilimi.
2.
ön
a.
Ahlakla ilgili.
etiket
a. Fr.
1.
Bir mal›n fiyat›n›, türünü,
miktar›n› vb. niteliklerini ya da bir kita-
b›n, bir defterin kime ait oldu¤unu be-
lirtmek için üzerlerine konulan ya da ya-
p›flt›r›lan küçük k⤛t.
2.
mec.
Mevki,
unvan.
etiketlemek
(-i)
Etiket koymak, etiket ya-
p›flt›rmak.
etilen
a. Fr. kim.
Petrolden elde edilen;
kimya, kauçuk, plastik vb. sanayilerin
temel ürünü olan; yan›c›, az kokulu, gaz
durumunda karbon ve hidrojen bilefli-
mi.
etimoloji
a. Fr.
Köken bilimi.
Etiyopya
öz a.
Kuzeydo¤u Afrika’da bir ül-
ke, Habeflistan.
Etiyopyal›
ön a. (etiyo’pyal›)
Etiyopya hal-
k›ndan olan, Habefl.
et kafal›
a.
Anlay›fls›z, kal›n kafal›.
etken
ön a.
ve
a.
1.
Bir sonuca etkide bu-
lunan öge, faktör:
Baflar›s›zl›¤›n›n en
büyük etkeni bozuk aile düzenidir.
2.
kim.
Bir madde üzerinde belli bir de¤i-
fliklik yapan.
etken çat›
a. dlb.
‹flin kimin taraf›ndan ya-
p›ld›¤›n› do¤rudan do¤ruya belirten ey-
lem çat›s›:
dönüyor, oynayaca¤›z.
etken eylem
a. dlb.
Öznesi tümcede belli
olan eylem, etken fiil:
gitti, izliyor.
etken fiil
a. dlb.
Etken eylem.
etki
a.
1.
Herhangi bir fleyin ya da bir kifli-
nin baflka bir fley ya da kifli üzerindeki
gücü; tesir:
Bu baflar›da ailemin çok bü-
yük etkisi vard›r.
2.
Bir davran›fl›n, bir
etkenin sonucu, tesir:
‹laç etkisini henüz
göstermedi.
3.
mec.
Bir fleyin ya da bir
kiflinin, biri üzerinde b›rakt›¤› izlenim:
Filmin etkisinden henüz kurtulamad›m.
etkilemek
(-i)
Etkide bulunmak, tesir et-
mek:
Çok güzel konufltu, beni etkiledi.
etkilenmek
(nsz.)
Etki alt›nda kalmak, etki-
ye u¤ramak:
Annenden çok etkilendim.
etkileflim
a.
Birbirini etkilemek eylemi:
Ar-
kadafllarla aram›zda bir etkileflim var.
etkileyici
ön a.
Güçlü bir etki yaratan, etki-
leyici özellikte olan:
Etkileyici bir davra-
n›fl gösterdi.
etkili
ön a.
Etkisi olan, tesirli.
etkili olmak
etkisini göstermek, tesirli olmak:
Baba-
m›n sözleri etkili oldu.
etkimek
(-e) fiz.
ve
kim.
Etkide bulunmak.
etkin
ön a.
1.
Hareketli, iflleyen, çal›flan,
aktif, faal:
etkin bir yanarda¤.
2.
kim.
Kimyasal tepkimelere kat›lma yatk›nl›¤›
gösteren (atom, molekül).
etkinlik, -¤i
a.
Etkin olma durumu, ifl yap-
ma gücü, aktivite, faaliyet:
Festivalde
hangi etkinlikler yer alacak?
etkin ö¤retim
a.
Ele al›nan bir sorunun çö-
zümünde ilgili bilgi alan›nda araflt›rma,
inceleme ve deneme yapmaya dayanan
ö¤retim.
etlenmek
(nsz.)
fiiflmanlamak, irileflmek.
etli
ön a.
1.
‹çinde et bulunan:
etli fasulye.
2.
Eti çok olan, besili:
etli dana.
3.
Ka-
l›n, dolgun:
etli dudaklar.
4.
(meyveler
için) Yenecek bölümü çok olan:
etli zey-
tin.
etli butlu
ön a.
Oldukça fliflman, dolgun
vücutlu.
etmek
(yar.)
1.
Yapmak, gerçeklefltirmek:
etek dolusu
etmek
249
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 249
1...,239,240,241,242,243,244,245,246,247,248 250,251,252,253,254,255,256,257,258,259,...688
Powered by FlippingBook