do¤al demir sülfürü ya da do¤al bak›r
sülfürü.
pirosfer
a. Fr. yerb.
Atefl küre.
pirzola
a. (pi’rzola) ‹t.
1.
Kasapl›k hayvan-
larda omurgan›n iki yan›ndaki bölge.
2.
Bu bölümün parçalanmas›yla elde edi-
len, dilim durumunda kemikli et parça-
s›.
pis
ön a.
1.
Leke, toz ya da kirle kapl› olan;
kirli:
pis bir yatak.
2.
Pislenmifl olan:
Bu
gölün suyu çok pistir.
3.
Çirkin, sevim-
siz olan:
fiu pis kediyi hiç sevmiyorum.
4.
Utanç verici oldu¤u düflünülen:
Pis
bir el hareketi yapt›.
5.
Can s›k›c›, için-
den ç›k›lmas› çok güç olan:
pis bir ifl.
6.
mec.
Kötü, be¤enilmeyecek durumda
olan:
Pis bir huyun var.
pi say›s›
a. mat.
Bir daire çemberinin çap
uzunlu¤una oran› olan, π ile gösterilen
ve yaklafl›k 3, 1416’ya eflit gerçek say›.
pisbo¤az
a.
ve
ön a.
Ne bulursa yiyen.
pisi
a.
(çocuk dilinde) Kedi.
pisi bal›¤›
a. hayb.
Kemikli bal›klardan,
yass› bedenli, eti lezzetli bir bal›k.
pisi pisi
a.
1.
Pisi.
2.
ünl.
Kedileri ça¤›r-
mak için söylenen söz.
pisi pisine
be.
Bofluna, bofl yere:
Pisi pisi-
ne yenildik.
piskopos
a. Yun.
Katoliklerde, bir bölgenin
en yüksek din görevlisi.
pislemek
(-i)
1.
Büyük ya da küçük abdes-
tini etmek, kirletmek.
2.
Pisletmek.
pisletmek
(-i)
Pis duruma getirmek, pisle-
mek, kirletmek.
pislik, -¤i
a.
1.
Kir.
2.
D›flk›.
3.
mec.
Kötü,
zararl› davran›fl, ifl ya da durum:
Senin
yapt›¤›n pislikleri herkes biliyor.
pist (I)
ünl.
Kediyi kovmak için söylenen
söz.
pist (II)
a. Fr.
1.
Gösteri yapmak, dans et-
mek için düzenlenmifl, genellikle daire
biçiminde düz alan.
2.
Hava alanlar›nda
uçaklar›n inifl, kalk›fl ve park yerlerine
gidip gelmekte kullan›lan, özel olarak
haz›rlanm›fl flerit.
3.
sp.
Çeflitli yar›flma-
lar ve koflular için düzenlenmifl alan.
piston
a. Fr.
Baz› araçlarda ve motorlarda
bir silindir içinde düzenli hareket eden
daha küçük çapta silindir; itenek.
Piflekâr
a. (pi:flekâ:r) Far.
Orta oyununda
Kavuklu ile birlikte oyunun iki temel ki-
flisinden biri.
pifli
a.
Mayal› hamurdan, ya¤da k›zart›larak
piflirilen ve üzerine toz fleker, marmelat
ya da reçel konularak yenen bir yiyecek.
piflik, -¤i
a.
Koltuk alt›, ap›fl aras› gibi tenin
birbirine sürtünen yerlerinde oluflan k›-
zart›.
piflirimlik, -¤i
ön a.
Belirtilen miktarda pi-
flirmeye yetecek ölçüde olan:
‹ki pifli-
rimlik çay›m›z kalm›fl.
piflirmek
(-i)
1.
Bir besin maddesini ›s›n›n
etkisinde b›rakarak yenecek duruma
getirmek.
2.
Bir fleyi kullan›ma elveriflli
duruma getirmek için ›s› etkisiyle de¤i-
flime u¤ratmak:
çömlek piflirmek.
3.
mec.
Olgunlaflt›rmak, derinlefltirmek:
‹fl
yaflam› onu iyice piflirmifl.
4.
mec.
Bu-
naltacak kadar ›s›tmak, yakmak:
Bu ka-
zak beni piflirdi.
piflkin
ön a.
1.
Gere¤ince piflmifl:
piflkin
ekmek.
2.
mec.
Sayg›s›zca davranarak
ifllerini yürüten.
piflman
ön a. (piflma’n) Far.
Yapt›¤› bir
davran›fl›n, bir iflin ya da ald›¤› bir kara-
r›n olumsuz sonucunu görerek üzüntü
duyan.
piflman etmek
birinin piflman
olmas›n› sa¤lamak.
piflman olmak
yap-
t›¤› bir hatadan dolay› üzülmek.
piflmaniye
a. (piflma:niye) Far.+Ar.
Telleri
ince ince olan bir tür helva.
piflmek
(nsz.)
1.
Yenebilecek duruma gel-
mek için ›s› etkisinde b›rak›lm›fl olmak:
Fasulye piflti.
2.
Kullan›ma elveriflli du-
ruma gelmesi için ›s› etkisinde b›rak›l-
m›fl olmak:
Çömlekler nas›l pifler?
3.
mec.
Olgunlaflmak, bilgi ve deneyim
kazanmak:
Delikanl› bu iflte piflti.
4.
mec.
S›caktan bunalmak:
Çok s›cak bir
hava var, pifltim.
pirosfer
piflmek
502
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 502