seans
a. Fr.
1.
Bir ifl, bir etkinlik için harca-
nan aral›ks›z süre.
2.
Tiyaro, sinema gi-
bi gösterilerden her biri:
akflam seans›.
sebat
a. (seba:t) Ar.
Sözünden, karar›ndan
dönmeme, bir ifli sonuna dek sürdür-
me.
sebat etmek
sözünden, karar›ndan
dönmemek, bir ifli sonuna dek sürdür-
mek.
sebebiyet
a. Ar. esk.
Bir fleye, bir olaya ne-
den olma, yol açma.
sebebiyet vermek
bir fleye, bir olaya neden olmak, yol aç-
mak.
sebep, -bi
a. Ar.
Neden.
sebep olmak
ne-
den olmak.
sebebiyle
nedeniyle.
sebeplenmek
(nsz.)
Dolayl› olarak yarar-
lanmak.
sebil
a. (sebi:l) Ar.
Hay›r için içme suyu da-
¤›tmak amac›yla ve genellikle camilere
bitiflik olarak yap›lm›fl yap›.
sebze
a. Far.
Genellikle yemeklik olarak ye-
tifltirilen yeflil bitkiler ve bunlar›n tüketi-
len bölümleri, zerzevat.
saccade
a. (secca:de) Ar.
Bir kiflinin namaz
k›labilece¤i büyüklükte hal›, kilim ya da
kumafltan yayd›; namazl›k.
secde
a. Ar.
Namaz k›larken el, ayak ve diz-
leri yere getirerek al›nan durum.
secde
etmek
namaz k›larken el, ayak ve dizle-
ri yere getirmek.
seçal
a.
Lokanta, kafeterya, ma¤aza gibi
yerlerde müflterinin, görevli bir sat›c›
olmaks›z›n hizmeti kendi bafl›na ger-
çeklefltirdi¤i sat›fl yöntemi; self-servis.
seçenek, -¤i
a.
Seçilmesi söz konusu ola-
bilen yol ya da durumlardan her biri; al-
ternatif; fl›k.
seçici kurul
a.
Jüri.
seçim
a.
1.
Seçmek eylemi.
2.
huk.
Yurt-
tafllar›n yasalar ve yönetmelikler uya-
r›nca kamu ifllerinin yürütülmesi için
gösterilen adaylardan bir ya da birkaç›-
n› seçmesi:
yerel seçim.
seçim yapmak
seçmek.
seçki
a.
fiairlerin, yazarlar›n, bestecilerin
eserlerinden al›nm›fl, seçme parçalar-
dan oluflan eser; antoloji.
seçkin
ön a.
Üstün nitelikleriyle benzerle-
rinden ayr›lan, elit.
seçmece
be.
1.
Seçmek kofluluyla, seçe-
rek:
Portakallar› seçmece sat›yor.
2.
ön
a.
Seçerek al›nan ya da sat›lan:
seçme-
ce karpuz.
seçmek
(-i)
1.
Benzerleri aras›nda be¤en-
di¤ini ay›rmak, almak:
Hangi kitaplar›
seçtin?
2.
Birini bir göreve seçimle ge-
tirmek:
belediye baflkan›n› seçmek.
3.
Bir tutumu, bir durumu, bir yolu ye¤le-
mek, tercih etmek:
Bunu söylemek için
kötü bir zaman seçtin.
4.
Ne oldu¤unu
anlamak:
Çok uzakta, kim oldu¤unu se-
çemedim.
5.
Ayr›cal›k tan›mak, titizlik
göstermek:
Yemek seçer, her fleyi ye-
mez.
6.
‹yilerini özenle ay›rmak:
Söz-
cükleri seçerek konuflur.
seçmeli
ön a.
Seçime dayanan, zorunlu
olamayan.
seçmen
a.
Seçimde oy kullanabilme hakk›
olan kifli.
seçmen kütü¤ü
a.
Seçmenlerle ilgili temel
bilgileri içeren liste.
seda
a. (seda:) Ar.
Ses.
sedef
a. Ar.
Midye ve istiridye gibi deniz
hayvanlar›n›n kabu¤unda bulnan, eflya
yap›m› ve süslemecili¤inde kullan›lan,
p›r›lt›l›, beyaz ve sert madde.
sedir (I)
a. Ar.
Kol koyacak yeri ve arkal›¤›
olmayan, duvara dayanan bölümüne
yast›klar yerlefltirilen kerevet; divan.
sedir (II)
a. Lat. bitb.
Kozalakl›lardan, i¤ne
yaprakl› ve k›fl›n yapra¤›n› dökmeyen,
kerestesi yap› ifllerinde kullan›lan bir
orman a¤ac›; da¤ servisi.
sedye
a. (se’dye) ‹t.
Hasta ya da yaral› ta-
fl›makta kullan›lan portatif yatak.
sefa
a. (sefa:) Ar.
1.
Gönül rahatl›¤›.
2.
E¤-
lence, zevk.
sefalet
a. (sefa:let) Ar.
Afl›r› yoksulluk.
sefaret
a. (sefa:ret) Ar.
Elçilik.
sefer
a. Ar.
1.
Yolculuk.
2.
Genellikle yurt
d›fl›na yap›lan askerî harekât.
3.
Kez,
seans
sefer
534
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 534