turkce sozluk - page 634

rek burufluklu¤unu gidermek.
üvey, -i
ön a.
Öz olmayan, yasaya göre yal-
n›zca akraba olan:
üvey baba.
üveyik, -¤i
a. hayb.
Güvercinlerden, koru-
larda yaflayan, güvercini and›ran çok
renkli bir kufl.
üvez (I)
a. bitb.
1.
Gülgillerden, ço¤unluk-
la beyaz çiçekli bir a¤aç ya da a¤açç›k.
2.
Bu a¤ac›n üzüme benzer meyvesi.
üvez (II)
hayb.
Sivrisine¤e benzer bir bö-
cek.
üye
a.
1.
Bir toplulu¤u oluflturan bireyler-
den her biri, aza:
dernek üyesi.
2.
anat.
Omurgal›larda kollar ve bacaklar.
üzengi
a.
Binicinin ayaklar›n› basmas› için
birer kay›flla eyerin iki yan›na as›lm›fl,
alt› düz demir halkalardan her biri.
üzengi kemi¤i
a. anat.
Orta kulakta üzengi
biçiminde küçük kemik.
üzere
il.
1.
Bir amaç belirtir:
Konuyu tart›fl-
mak üzere topland›k.
2.
Koflul belirtir:
Geri vermek üzere flu kitab›n› al›yorum.
3.
Yak›nl›k, yaklafl›kl›k belirtir:
Sabah
olmak üzereydi.
üzeri
a.
1.
Bir fleyin yukar›, gö¤e doru olan
yönü:
Evin üzerinden bir kufl sürüsü
geçti.
2.
Bir fleyin yukar›, gökyüzüne
do¤ru bakan taraf›:
masan›n üzeri.
3.
Bir fleyin d›fl yüzü, yüzey:
Duvar›n üze-
rinde kertenkele var.
4.
Vücut, beden:
Üzerine bir fley al, üflüyeceksin.
5.
Giy-
si:
Üzerini kirletmiflsin.
6.
Bir kimsenin
giysi, çanta, cep ya da birlikte gezdirilen
bir fleyi belirtir:
Üzerimde fazla para
yok.
7.
Bir fleyden geriye kalan bölüm:
paran›n üzeri.
8.
Baz› deyimlerde so-
rumluluk, yükümlülük belirtir:
üzerine
almak, üzerinden atmak.
9.
Baz› tamla-
malarda zaman bildirir:
akflamüzeri.
10.
Bir kimsenin, bir fleyin maddi ve
manevi varl›¤›n› belirtir:
Maymunlar
üzerinde yap›lan deney baflar›yla so-
nuçland›.
üzerine
il.
ve
a.
1.
Üstüne:
Masan›n üzeri-
ne yaz› yazmay›n›z.
2.
‹liflkin, üzerine,
dair:
Ça¤dafllaflmak üzerine düflüncele-
rini aç›klad›.
3.
–den sonra:
Yemek üze-
rine kahve içerim.
4.
Bir fleye göre, ona
uygun olarak:
‹stek üzerine bu flark›y›
tekrar çal›yoruz.
üzgün
ön a.
Üzülmüfl, üzüntülü, kederli,
neflesiz, gaml›:
Üzgün bir sesle yan›tla-
d›.
üzmek
(-i)
Üzüntü, ac› vermek:
Anne ve
baban›z› üzmeyin.
üzücü
ön a.
Üzen, üzüntü veren:
Üzücü bir
olayd›.
üzülmek (-e)
Üzmek eylemi yap›lmak,
üzüntü duymak, müteessir olmak:
Ço-
cukça¤›z›n o durumuna çok üzüldüm.
üzüm
a. bitb.
Asman›n salk›m durumunda,
taze ya da kurutularak yenen meyvesi.
üzüm flekeri
a. kim.
Glikoz.
üzüntü
a.
Olmas› istenmeyen, hofl olmayan
olaylardan, olumsuzluklardan do¤an
ruhsal tedirginlik, iç s›k›nt›s›; teessür.
üzüntülü
ön a.
1.
Üzüntüsü olan, mütees-
sir:
üzüntülü biri.
2.
Üzüntü veren:
Üzüntülü olaylar yaflad›k.
üvey
üzüntülü
634
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 634
1...,624,625,626,627,628,629,630,631,632,633 635,636,637,638,639,640,641,642,643,644,...688
Powered by FlippingBook