Kendinden oldukça emin görünen dedektif, çok geçmeden
Magnolia gemisine binmiflti. Buharl› gemi son h›zla K›z›lde-
niz’de yol almaya bafllad›.
Gemideki yolcular aras›nda birkaç üst düzey devlet me-
muru ve her rütbeden subay vard›. Yemekler de oldukça iyiy-
di.
‹lk günlerde sürekli kendi kendine yak›nan Passepartout, ar-
t›k yolculu¤a al›flmaya bafllam›flt›. Üstelik yeni yerler görmek
de hofluna gidiyordu. Denize aç›ld›ktan iki gün sonra güver-
tede Fix’le burun buruna gelince flafl›rmaktan kendini alama-
d›:
— Yan›lm›yorsam, Süveyfl’te sizinle karfl›laflm›flt›k!
— Sen de o tuhaf ‹ngiliz’in ufla¤› olmal›s›n.
— Tam üstüne bast›n›z, Bay ...?
— Fix, ad›m Fix.
— Bay Fix, sizi güvertede gördü¤üme sevindim. Nereye
gidiyorsunuz?
— Ben de Bombay’a gidiyorum, dedi. Sonra do¤al görün-
meye çal›flarak sordu:
— Bay Fog nas›llar?
— ‹kimiz de çok iyiyiz, Bay Fix. Deniz havas› ikimizin de ifl-
tah›n› açt›.
— Bay Fog’u hiç güvertede görmedim.
— Asla göremezsiniz. O, çevresiyle pek ilgilenmez.
— Biliyor musun, Passepartout, bu seksen günde dünya tu-
runun alt›nda sanki bir s›r gizli. Belki de diplomatik bir s›r...
— Bu konuda hiçbir fley bilmiyorum ve do¤rusu bilmek de
istemiyorum.
11
5- 80 günde 28/03/2008 16:58 Page 11
