bildiklerini ablas›na anlatt›. Bitirdi¤i zaman ablas› onu
öptü:
— Gerçekten de garip bir düflmüfl, ama flimdi do¤ru
eve. Kahvalt›n› etmelisin. Geç oldu, dedi.
Alice eve do¤ru koflarken bir yandan da bunun ne
harika bir düfl oldu¤unu düflünüyordu.
Ablas› ise bafl›n› eline yaslam›fl, oturdu¤u yerden ba-
tan günefli seyrederken bir yandan da küçük Alice’i ve
onun muhteflem düflünü akl›ndan geçiriyordu. Sanki biraz
sonra o da düfllere dalm›fl gibiydi.
Önce küçük Alice belirdi önünde. Minik ellerini dizle-
rinde kenetlemifl, parlak, hevesli gözlerini ablas›n›nkilere
dikmiflti. Alice’in anlatt›klar›n› dinledikçe dört bir yan›nda,
küçük kardeflinin düflündeki garip yarat›klar canlan›yordu
sanki.
Beyaz tavflan h›zl› ad›mlarla kofluyor, korku içindeki
fare gölcü¤ün sular›n› flap›rdatarak yüzüyordu. Kula¤›na,
mart tavflan› ve dostlar›n›n o bitmeyen çay partisindeki
fincanlar›n flak›rt›s› geliyordu; ard›ndan, kraliçenin idam
hükmü veren o tiz sesi... Domuz yavrusu düflesin dizinde
hapfl›r›rken her yanda tabaklar, çömlekler uçup k›r›l›yor-
du. Ayr›ca grifonun 盤l›¤› ve kertenkelenin kaleminin c›-
z›rt›s›, yalanc› kaplumba¤an›n uzaktan gelen keder-
li h›çk›r›klar›na kar›fl›yordu.
Alice’in ablas›n›n, gözleri böyle yar› kapal›yken nere-
deyse harikalar ülkesinde oldu¤una inanas› geliyordu
ama öte yandan gözlerini açt›¤›nda bu düfllerin yerini
61
Z-Alice harikax 28/01/2008 13:24 Page 61