k›z›m flark› söylemeyecek.
– fiuraya koy, diye karfl›l›k verdi Rames. Ondan, sonra
söz ederiz. fiimdi flark›y› dinleyelim.
Tua, harp›n› peçesinin alt›nda tutarak sessizce duruyor-
du. Alçak bir sesle, k›sa bir flark› söyledi. O, flark›y› bitirince
Rames:
– Güzel, dedi. Bu flark› bana bir fleyi an›msatt›. Yine söy-
ler misiniz?
Tua yeniden bafllad› ve bu kez tüm gücüyle söyledi. ‹lk
güzel notalar duyulunca Rames durdu. Ona dikkatlice bakt›.
Bu, Neter Tua’n›n Tep’te Prens Amathel’in öldürüldü¤ü flölen-
de söyledi¤i flark›yd›. Rames’in yüzü bembeyaz olmufltu; tit-
reyerek bir sütuna dayand›. fiark›n›n sonunda, Tua geriye
sandalyesine y›¤›ld› ve harp elinden döflemeye kayd›. Ra-
mes ba¤›rd›:
– Bu harp nereden geldi? Kuflkusuz dünyada böyle iki
harp yoktur. Kad›n, çald›n m› onu? Fakat müzi¤i ve sesi de
bu denli iyi nas›l benzetebilirsin? Ba¤›flla beni yalvar›r›m, fa-
kat yüzünü görmeme izin ver.
Tua, peçesinin tokas›n› açt›, peçe yere düfltü ve bir M›s›r
prensesi olarak giyinmifl hâlde ortaya ç›kt›.
Gözleri karfl›laflt›; ve bir süre, rüyadaym›fl gibi bak›flt›lar.
Sonunda Rames konufltu:
– Bu ne büyüdür böyle? Önümde Sabah Y›ld›z›, M›s›r
Kraliçesi duruyor. Harp› ona, o gece k›l›c›mla ölen Kefl Pren-
si vermiflti. Ses Kraliçe’nin sesi, flark› da Kraliçe’nin flark›s›.
152