keskinleşmek
to become
sharp
kesmek
to cut / to interrupt, to
break off
kestane
chestnut
kestirmek
to take a nap, to
doze
keşfetmek
to discover, to ex-
plore, to find out
keşif
discovery, exploration
keşke
I wish, if only
ketçap
ketchup
keyif
pleasure, delight, enjoy-
ment
keyiflenmek
to enjoy oneself
keyifsiz
in bad humour, in a
bad mood
kez
time
Kıbrıs
Cyprus
kıdemli
senior
kıdemsiz
junior
kıl
hair, bristle
kılavuz
guide, leader
kılçık
fishbone
kılıç
sword
kılıf
case, cover
kılık
appearance / dress, cos-
tume
kıllı
hairy
kımıldamak
to move, to stir
kına
henna
kınamak
to blame
kıpırdamak
to move, to stir
kıpırtı
movement, twitch
kır
countryside, field
kır
grey (renk)
kıraathane
coffee house
kırbaç
whip
kırbaçlamak
to whip, to lash
kırık
broken, fractured / (okul)
bad mark
kırılır
fragile, breakable
kırılmak
to be broken /
to take offence, to be hurt
kırıntı
crumb, fragment
kırışmak
to become wrinkled
to wrinkle, to erease
kırk
forty
kırkayak
centipede, millipede
kırkıncı
fortieth
kırlangıç
swallow
kırmak
to break, to crush
kırmızı
red
kırmızımsı
reddish
kırsal
rural, country
kırpmak
to clip, to shear / to trim
kırtasiye
stationery
kırtasiyeci
stationer
kısa
short / brief, concise
kısaca
in short, briefly
kısacık
very short
kısaltma
abbreviation
-249-
kısaltma