17
ebleh: ak›ll›, zeki
ecnebi: yerli
edepli: terbiyesiz
edepsiz: terbiyeli
edilgen: etken
edilgin: etkin
edimsel: gizli, tasar›l›
efkârlanmak: sevinmek
eften püften: de¤erli
egemen: ba¤›ml›
e¤ik: dik
e¤lence: s›k›nt›, üzüntü
e¤lenmek: üzülmek, s›k›lmak
e¤reti: kal›c›
e¤ri: do¤ru
ehil: acemi
ehlî: vahfli, yabani, y›rt›c›
ehliyetli: yetersiz
ekonomik: pahal›
eksi: art›
eksik: fazla, tamam
eksilmek: ço¤almak
el: tan›d›k, yerli
elbet, elbette: asla, hay›r
elem: sevinç, nefle
elefltirmek: övmek
eli aç›k: cimri, pinti, hasis, eli s›k›
eli çabuk: eli yavafl
eli s›k›: eli aç›k, cömert, bonkör
elzem: gereksiz
emin: sak›ncal›, emniyetsiz
emir: rica
emmek: püskürtmek
emretmek: rica etmek
en: boy
ender: bol, çok ola¤an
endirekt: dolays›z, direkt, arac›s›z, do¤ru-
ca, do¤rudan
enerjik: yorgun, bitkin
enez, eneze: güçlü, kuvvetli, yavuz, fliddet-
li
enlem: boylam
enli: dar
epey, epeyi: az
epeyce: az, eksik
ergin: ham, olmam›fl
eril: diflil
erkek: kad›n
erkli: iktidars›z, güçsüz
ertelemek: öne almak
esaret: özgürlük, ba¤›ms›zl›k
esefle: sevinçle
esen: hasta, rahats›z
esirgemek: feda etmek, cömert davranmak
eski: yeni
eskimifl: yeni
eski püskü: yepyeni
et kafal›: anlay›fll›, zeki, izanl›, hoflgörülü
etken: edilgen
etkin: edilgin
evcil: yabani, vahfli
evecen: uyufluk, yavafl
evet: hay›r
evladiyelik: çürük, dayan›ks›z
evlenmek: boflanmak, ayr›lmak
evli barkl›: bekâr
evvel: sonra
ezel: ebed
ezelî: ebedî
ezginlik: sevinç, nefle
E