zarar verecek bir haber yayma tehdidiy-
le korkutma.
flantiye
a. Fr.
‹nflaat ve onar›m çal›flmalar›-
n›n yap›ld›¤› bina, yol, köprü gibi her
türlü yap›.
flap (I)
a. Ar. kim.
S›cak suda eriyen, tad›
buruk, antiseptik bir madde.
flap gibi
afl›r› tuzlu.
flap (II)
a.
‹nce kum ve çimentoyla yap›lan
düzgün döfleme s›vas›.
flap hastal›¤›
a.
S›¤›rlarda görülen, yüksek
ateflle beliren, genellikle ar›za b›rakan
bulafl›c› bir hastal›k.
flap›rt›
a.
Öperken ya da yemek yerken ç›-
kan ses.
flapka
a. (fla’pka) Rus.
1.
Keçe, has›r, ku-
mafl gibi maddelerden yap›lan bafll›k.
2.
Boru, baca gibi fleylerin aç›k olan üst
bölümünü havan›n etkisinden korumak
için tepesine konulan bafll›k.
3.
bitb.
Baz› bitkilerde, özellikle mantarlarda sa-
p›n üstünde bulunan, üreme organlar›-
n› tafl›yan flapka biçimindeki organ.
flaplatmak
(-i)
1.
fiap diye ses ç›karmak.
2.
Vurmak:
Surat›na birdenbire tokad›
flaplatt›.
flapflal
ön a.
Aptal, al›k, salak.
flarampol, -lü
a. Mac.
Kara yollar›n›n kena-
r›nda, yol düzeyinden afla¤›da kalan bö-
lüm.
flarap, -b›
a. Ar.
Üzüm ya da baflka meyve
sular›ndan yap›lan mayal› içki.
flarapnel
a. ‹ng.
‹çi demir bilyelerle dolu
top mermisi.
flarap rengi
a.
1.
K›rm›z› flarab›n rengi.
2.
ön a.
Bu renkte olan.
flarbon
a. Fr. t›p
Özellikle koyun, keçi, s›¤›r
gibi hayvanlarda görülen, insanlara da
bulaflabilen, bulaflt›¤› yerde kara bir ç›-
ban oluflturan tehlikeli bir hastal›k.
flar›ldamak
(nsz.)
(su için) Gür bir biçim-
de akmak.
flar›lt›
a.
Gür bir biçimde akan suyun ç›kar-
d›¤› ses.
flarj
a. Fr. fiz.
Yükleme.
flarj etmek 1)
yük-
lemek;
2)
argo
bir fleyi anlamaya, kav-
ramaya bafllamak.
flarjör
a. Fr.
Otomatik silahlarda, çeflitli sa-
y›da fiflek tafl›yan ve onlar› arka arkaya
namluya süren düzenek.
flark
a. Ar.
Do¤u.
flark ç›ban›
a.
Yurdumuzun do¤u bölgele-
rinde, Hindistan, ‹ran ve Kuzey Afri-
ka’da insanlar›n yüzünde ve kollar›nda
görülen, iyileflince iz b›rakan, bulafl›c›
bir ç›ban.
flark›
a. Ar.
1.
müz.
Tonlama de¤ifliklikle-
riyle çeflitli duygular uyand›ran, uyum-
lu, ezgili insan sesleri dizisi.
2.
Türk
müzi¤inde din d›fl› konularda söylenen,
nakarat› ve ara na¤mesi olan parça.
3.
Müzik parças›, ezgi, melodi.
4.
ed.
Di-
van edebiyat›nda, bestelenmek için
dörtlükler biçiminde ve uyakl› olarak
yaz›lm›fl fliir biçimi.
flark›c›
a.
Mesle¤i flark› söylemek olan kifli.
flarküteri
a. Fr.
Salam, sucuk, past›rma gi-
bi haz›r yiyeceklerin sat›ld›¤› dükkân.
flarlatan
ön a.
ve
a. Fr.
Kendi bilgilerini, ni-
teliklerini ya da mal›n› överek karfl›s›n-
dakinin safl›¤›ndan yararlanmaya çal›-
flan, onu kand›r›p doland›ran (kifli).
flart
a. Ar.
Koflul.
flart olmak
kaç›n›lmaz bir
durum almak, gerekmek.
flart birleflik zaman›
a. dlb.
Basit zamanl›
ve çekimli bir eyleme koflul kavram› ve-
ren birleflik zaman. Eylemin sonuna ek
eylemin “-se (ise)” eki getirilerek yap›-
l›r:
biliyorsa (biliyor ise), gelecek (gele-
cek ise).
flartlanmak
(nsz.)
1.
Koflullanmak.
flartname
a. (flartna:me) Ar.+Far.
Al›m, sa-
t›m, iflletme, kira vb. sözleflmeler için
haz›rlanan ve karfl›l›kl› iki taraf›n uyma-
y› kabul ettikleri koflullar›n belirtildi¤i
resmî belge.
flasi
a. Fr.
Motorlu tafl›tlarda motoru, teker-
lekleri, ask› donan›m› ve karoseri tafl›-
yan yap›.
flaflaa
a. Ar.
Görkem, gösterifl, tantana.
flantiye
flaflaa
571
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 571