okul ansiklopedisi - page 16

AHMET PAfiA, fieker
16
fl›s›nda Haflim de ça¤d›fl› kalan eski bir teknik ustas› durumu-
na düflmüfltür. Yap›tlar›: (fliirler) “Göl Saatleri” (1921), “Piya-
le” (1926); (f›kralar) “Gurabâhâne-i Laklakan” (1928), “Bize
Göre” (1923); (gezi an›lar›) “Frankfurt Seyahatnamesi” (1923).
AHMET PAfiA, fieker
(1841 ‹stanbul-1907 ‹stanbul),
ressam. Türk resim tarihine ve plastik sanat›na bat› anlay›fl›n›
getiren öncü ressam olarak bilinir. 1864’te Paris Akademi-
si’nde resim ö¤renimi gördü. Burada Léon Gérûme ve Louis
Boulanger gibi klasisizme ba¤l› ressamlar›n atölyelerinde ça-
l›flt›. Ancak daha çok Corot, Courbet, Daubigny’nin etkisinde
kald›. 1871’de ‹stanbul’a dönünce T›bbiye’de resim ö¤retmen-
li¤i yapt›. Tatl› dili ve dost severli¤inden dolay› kendisine “fle-
ker” lakab› verildi. ‹lk sergisini 1872’de açt›. Burada natürmort
ve manzara resimlerini sergiledi. Courbet’nin etkisinde do¤ay›
betimleyen geyik ve karaca resimleri, orman manzaralar›, çeflit-
li meyveleri bir araya toplayan natürmortlar yapt›. Bu türlerde
oluflturdu¤u yap›tlar aras›nda en önemlileri “Karaca”, “Bur-
sa’da Bir Orman” ve “Karpuzlu” adl› tablolar›d›r. Bu yap›tlar ‹s-
tanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde bulunmaktad›r
AHMET RAS‹M
(1864 ‹stanbul-1932 ‹stanbul), yazar, ga-
zeteci. Ö¤renimini Darüflflafaka’da tamamlad›ktan sonra (1883),
Posta Telgraf Nezareti’ne memur olarak girdi. Bir yandan da
günlük gazetelere yaz›lar yaz›yordu. Daha sonra bas›ndaki çal›fl-
malar›yla yaflam›n› sürdürmeye bafllad›. Cumhuriyetten sonra
‹stanbul’dan milletvekili seçilerek bir dönem parlamentoya gir-
di (1927-1932). ‹lkin ‹slâm tarihi üzerine araflt›rma yaz›lar› ve
küçük okul kitaplar› yazan Ahmet Rasim, II. Meflrutiyet’ten son-
ra (1910-1912), 4 ciltlik “Resimli ve Harital› Tarih-i Osmani”
adl› yap›t› ile büyük ün kazanm›flt›r. Çeflitli türde 40’a varan ya-
p›tlar› aras›nda eski ‹stanbul yaflam›n› yans›tan kitaplar› günü-
müzde de okunmaktad›r. Bafll›ca yap›tlar›: “Gecelerim” (1894),
“fiehir Mektuplar›” (1910-11), “‹ki Hât›rat Üç fiahsiyet” (1916),
“Fuhfl-i Atik” (1922), “Falaka” (1927), “Ramazan Sohbetleri”
(1913), “Resimli ve Harital› Osmanl› Tarihi” (1910).
AHMET YESEV‹
(?, Sayram - 1166 Yesi), mutasavv›f, fla-
ir. 7 yafl›ndayken babas› öldü. Ablas›yla Yesi kasabas›na, ora-
dan da ça¤›n büyük bilim merkezlerinden biri olan Buhara’ya
gitti. Buhara’da, ünlü tasavvuf bilgini Yusuf Hemedani’nin mü-
ridi oldu; birlikte ‹slâm ülkelerinin birçok yerini dolaflt›. Ölen
fleyhinin vasiyetine uyarak Yesi’ye yerleflti ve tarikat›n› kurdu.
Tarikat›, Türk törelerine uygun oldu¤u için, k›sa sürede yay›l›p
geniflledi. Ahmet Yesevi’nin yaflant›s› üzerine birçok menk›beler
vard›r. Sade Türkçe ile yaz›lm›fl dörtlüklerden oluflan “Divan›
Hikmet” (Bilgelik Kitab›) adl› bir yap›t› vard›r. Ancak bu yap›tta-
ki kofluklar›n birço¤unun ya da tümünün, müritlerince sonradan
yaz›lm›fl oldu¤u san›lmaktad›r.
AHTAPOT,
yumuflakçalar›n kafadanbacakl›lar s›n›f›ndan,
yuvarlak ve k›sa gövdeli, uzun kollu, kollar›n›n bir yüzü vantuz-
larla kapl› hayvanlara verilen ad
(Octopus).
Bütün denizler-
de bulunurlar. Boylar› 5-50 cm. aras›nda de¤iflir. 25 kilo a¤›rl›-
¤›nda olanlar› vard›r. Pek derin olmayan sularda yaflar, yengeç,
midye gibi kabuklularla beslenirler. Salg›lar› zehirlidir. Bu ne-
denle ›s›rmalar› tehlikelidir. Kimi Akdeniz ülkelerinde eti yen-
mektedir. En bilinen türü
Octopus vulgaris
’tir. Bunlar›n
vücut uzunluklar› 5-15 cm.’dir. Ahtapotlar kendilerine çok ben-
zeyen mürekkepbal›klar›ndan kol say›lar›n›n sekiz oluflu ile ay-
r›l›rlar. Mürekkepbal›klar›n›n on kolu vard›r.
AHUDUDU,
gülgillerden, bö¤ürtlene benzer, çal› görünü-
münde dikenli bir bitki
(Rubus idaeus).
Dutu and›ran, k›r-
m›z›, sulu ve kokulu yemifline a¤aççile¤i de denir. Taze olarak
yenen meyvesinden marmelat, reçel, flurup ve likör yap›l›r.
A‹DS
(‹ngilizce “Acquired ‹mmune Deficiency Syndrome” un
k›saltmas›), bir virüsün neden oldu¤u san›lan ölümcül hastal›k.
A‹DS’e neden olan virüs pek çok ayr› tipte bulunabilmektedir.
Önceleri erkek homoseksüellerde görüldü ve bu kiflilere özgü
bir hastal›k oldu¤u düflünüldü. Ancak daha sonra kan nakli ya-
p›lanlarda, hemofili hastalar›nda, uyuflturucu kullananlarda da
rastland›. A‹DS, cinsel temas ve kan yoluyla bulafl›r. Hastal›¤a
yakalananlarda büyük bir bedensel çöküntü olur ve vücut, ba¤›-
fl›kl›k ve buna ba¤l› olarak oluflan akci¤er hastal›klar› ve ender
görülen kanserleflmeler nedeniyle hasta, hayat›n› kaybeder.
A‹LE,
do¤um ya da evlilik yoluyla birbirine ba¤l› bireylerin
oluflturduklar› toplumsal birim. Dört temel aile tipi vard›r: Ana,
baba ve çocuklardan oluflan çekirdek aile; kardeflleri ve di¤er ak-
rabalar› da kapsayan genifl aile; avlanma, bir bar›na¤›n paylafl›l-
mas›, din, gelenek ve görenekler temelinde birleflen insanlar›n
oluflturduklar› toplu aile; aralar›nda kal›t›msal iliflki bulunmad›¤›
hâlde birlikte yaflayan ve çekirdek ya da genifl ailelerdeki birey-
lerin rollerini üstlenen kiflilerin oluflturduklar› deneysel aile. ‹s-
rail’deki kibutzlar ve komünler, deneysel aileye örnek olarak ve-
rilebilir. Bir aile içindeki soy zinciri, genellikle babaya göre sap-
tan›r. Soy zincirinin anaya göre saptand›¤› aile tipleri, tarihin da-
ha erken dönemlerinde görülmüfltür. Soy zincirinin hem anaya
hem babaya göre saptand›¤› aile tiplerine ise, daha az rastlan›r.
En yayg›n aile tipleri, çekirdek aile ve genifl ailedir. Günümüzde
gerek bat›, gerekse do¤u toplumlar›nda en yayg›n aile tipini
oluflturan ve tekefllilik (monogami) üzerine kurulu olan çekirdek
aile, hem toplumsal hem de ekonomik bir birim olarak varl›¤›n›
sürdürmektedir. Kad›n›n geleneksel rollerinden bir ölçüde s›yr›l-
mas› ve ekonomik yaflama do¤rudan kat›lmas› ise, çekirdek aile-
nin üstlendi¤i birçok ifllevin, giderek toplumsal bir hizmet olarak
verilmesini gündeme getirmektedir.
A‹SOPOS
(Esopos okunur) (Ezop olarak bilinir) (‹.Ö. 6. yüz-
y›l), Yunanl› fabl yazar›. Yaflam› üzerine çok az bilgi vard›r. Trak-
yal› ya da Frigyal› oldu¤u söylenen Aisopos’un gerçekten yafla-
y›p yaflamad›¤›, daha Antik ve Orta Ça¤’da tart›flma konusu ol-
mufltur. Yunanl› tarihçi Heredot’a göre Aisopos, Sak›z Adas›’nda
yaflayan Iadmos ad›nda birinin kölesiymifl. Efendisi kendisine
özgürlü¤ünü ba¤›fllad›ktan sonra, rahiplerce haks›z yere suçlan-
m›fl ve ölüm cezas›na çarpt›r›lm›fl, Delphi’de kayal›klardan afla¤›
at›larak öldürülmüfl. Aisopos, fabllerini düzyaz› biçiminde der-
lerken çok eski bir sözlü gelenekten yararland›; fabllerin ço¤u
Antik Yunan kültürünün birikimiydi, birço¤u da yabanc› köleler
ve gezgin masalc›larca Anadolu ve Yunanistan’a getirilmiflti. Pla-
1...,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15 17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,...672
Powered by FlippingBook