ya
what if
ya ...ya...
either.. or...
yabancı
stranger, foreigner /
foreign
yaban domuzu
boar
yabani
wild
yabanilik
wildness
yadırgamak
to regard as
strange
yağ
oil, fat / butter / grease,
lubricant
yağışlı
rainy, wet (day)
yağlamak
to oil, to lubricate
yağlı
fat, greasy, oily, fatty
yağmak
to rain
yağmur
rain
yağmurlu
rainy
yağmurluk
raincoat
yağsız
skim (milk or cheese)
Yahudi
Jew, Jewish
yahut
or / otherwise, or else
yaka
collar
yakacak
fuel
yakalamak
to catch, to get
hold of, to seize
yakarış
begging, prayer
yakın
near, close / nearby
yakında
soon / recently
yakınmak
to complain
yakışıklı
handsome, good-look-
ing
yakışıksız
unsuitable, im-
proper
yakışmak
to suit, to be suita-
ble / to look good on
yakıt
fuel
yaklaşık olarak
approximately
yaklaşmak
to approach, to
come near / to approximate
yakmak
to burn, to light /
(ışık) to turn on
yakut
ruby
yalamak
to lick
yalan
lie
yalancı
liar / false, fake
yalan söylemek
to lie, to tell
lies
yaldız
gilding
yalıtım
isolation, insulation
yalnız
only, but
yalnız
alone
yalnızlık
loneliness
Y