bölgeyi yoğun bir şekilde iskan etmelerinin en önemli sebeplerinden birisidir.
XX. yüzyıldan itibaren bilim adamlarının büyük çoğunluğu tarafından, batı uygarlığının temellerinin Dicle, Fırat ve Nil ırmaklarının kıyılarında atılmış olduğu kabul edilmiştir. M.Ö. 4. binyılın başlarında Mezopotamya’ya gelen Sümerler Güney Mezopotamya’ya, Basra Körfezi kıyısındaki Dilmun’a (bugünkü Bahreyn) yerleşerek, M.Ö. 3500 yıllarında Dünyanın ilk medeniyetini kurmuşlardır. Nil akarsuyunun vadisinde gelişmiş olan dünyanın en eski
uygarlıklarından birisi de Mısır uygarlığıdır. Yapılan araştırmalar ilk yerleşimlerin M.Ö. 5000 yılına dayandığını ve ilk yerleşimcilerin Akdeniz ırkından oldukları, zamanla az da olsa Nübya bölgesindeki siyahi halkla karıştıklarını ve tarım-hayvancılıkla uğraştıklarını ortaya koymuştur. Mezopotamya ve Mısır’dan sonra Ortadoğu uygarlığı içerisinde kalan diğer bir saha da Anadolu uygarlığıdır. M.Ö. 2500’lerden itibaren önemli gelişmelerin yaşandığı bu topraklarda özellikle orta Anadolu ön plana çıkmaktadır. Dünyanın erken uygarlıklarından birisi de Hint uygarlığıdır.
1 [2] 3