Layout 1 - page 120

328
sonraki yeni düzenleme sırasında da il mer-
kezi hâlinde geldi (1924). Teali İslam Cemi-
yeti’nin yürüttüğü bazı kışkırtıcı faaliyetler
daşında, Niğde genellikle Kurtuluş Savaşı’na
karşı tavır almadığı gibi, Adana Kuvayımil-
liye’sine de lojistik destek sağladı. 23 Nisan
1920’de toplanan ilk TBMM’ye Abidin Efendi,
Hakkı Paşa (Sütekin), Mustafa Bey (Soylu),
Mustafa Hilmi Efendi (Soydan), Vehbi Bey (Ço-
rakçı), Ata Bey (Atay) katıldılar. Niğde gelişme-
sini, ulaşım bakımından elverişli konumuna ve
özellikle meyve üretimi bakımından önemli bir
tarım alanının ticari merkezi oluşuna borçludur.
1950’ye kadar nüfusu 12.000 dolayında olan
bir kasaba görünümünde kalmıştır (1935’te
12.394, 1950’de 12.457). 1955’ten sonra yol
şebekesinin düzenlenmesine ve ekonomi ala-
nındaki gelişmelere (ticarî meyve üretiminin
önem kazanması, Gümüşler ve Akkaya barajla-
rının yapımı ile sulamalı tarım alanının geniş-
lemesi, çimento fabrikasının kuruluşu) koşut
olarak nüfusu hızla arttı; Niğde, çevre ilçe ve il-
lere demir yolu ve kara yoluyla bağlıdır. Konya,
Adana demir yolu ilin güneyinde Ulukışla’dan
geçer. Ulukışla’nın batısında Kardeşgediği’nden
ayrılan bir hat, Bor ve Niğde’den geçerek Kay-
seri’ye ulaşır. Güzel Sanatlar: Kent çevresinde
Yontmataş ve Yenitaş dönemlerinden kalma
obdisyenden yapılmış aletler ele geçti (Kayaardı
Tepesi, Çiftlik-Tepecik Höyüğü). Güllüdağ Hö-
yüğü bir Geç Hitit yerleşmesidir. Tepebağları
Topraktepe Höyüğü’ndeyse Hellenistik ve
Roma yerleşmelerine rastlandı. Mahmut
Akok’un Alaeddin Tepesi’nde yaptığı kazılarda
(1963) Bizans askerî yapıları, Selçuklu yapı ve
seramikleri ortaya çıkarıldı. Yörede Antik Çağ
kalıntıları bulunmakla birlikte, Türk dönemin-
den (özellikle Selçuklu, İlhanlı, Eretnalılar ve
Karamanoğulları dönemlerinden) önemli yapı-
lar bulunmaktadır. Kesin tarihi bilinmeyen
Niğde kalesi, kayıtlara göre üç sıra surla çevri-
liydi (günümüze yalnızca tepedeki iç kale kaldı).
Albert Gabriel, surların I. Alaeddin Keykubat I
döneminde yapılmış olabileceğini, iç kalenin
ise daha eski bir yapı üzerine inşa edildiğini
yazar. Kale, II. Mehmet (Fatih) döneminde
İshak Paşa tarafından onartıldı. İç kaledeki Kale
ya da Rahmaniye Camii 1747’de daha eski bir
caminin yerinde yapılmıştı. Kalenin güneyin-
deki Alaeddin Camii, Anadolu Selçuklularının
ilk anıtlarından biri olması açısından önemlidir;
yapı I. Alaeddin Keykubat’ın valisi Zeynettin Be-
şare tarafından yaptırılmıştır (1223). Mimarı
Sıddık bin Mahmut ve Gazi bin Mahmut adlı iki
kardeştir. Kesme taştan yapı, mihrap duvarına
koşut sahınlıdır. Mihrap duvarı önündeki sahın
üç kubbe, öteki bölümler tonoz örtülüdür. Mu-
karnaslı dört tonoz bingiye oturan mihrap önü
kubbesi Kamanlı ve Büyük Selçuklu geleneğini
sürdürür. Ana mekânın ortasında eski avlu ge-
leneğini sürdüren bir kare mekân vardır. Mih-
rap yıldızlar, geometrik geçmeler, mukarnaslar,
rozetler, zincir ve örgü motifleriyle bezelidir.
Kalın, silindirik gövdeli minare sekizgen bir
kaide üzerinde yükselir. IV. Kılıç Arslan’ın kızı
Hüdavend Hatun’a ait Hüdavend Hatun Türbesi
(1312) yoğun figürlü bezemeleriyle (aslan,
panter, çift başlı kartal, insan başları) dikkati
çeker. Bunun yanındaki Gündoğdu Türbesi (16.
yüzyıl). kare planlı içten kubbe, dıştan piramit
çatılı bir yapıdır. Taç kapısı geometrik, bitkisel
motifler ve örgü kuşağıyla çevrilidir. 1335-
1336’da Sungur Bey’in (ya da Sungur Ağa)
Sungurbey Camii ve Türbesi, 18. yüzyılda ge-
çirdiği yangından sonra yenilenirken, kubbe ve
çapraz tonozlar yerine ağaç direklere oturan düz
çatıyla örtülmüştür. Doğudaki çifte minareli taç
kapısı, kıvrık dallar arasında aslan, grifon baş-
larıyla süslüdür. Kuzeydeki kapı üzerinde de çift
başlı Selçuklu kartalı işlenmiştir. Güneydeki
sekiz köşeli türbe piramit çatılıdır. Karamanoğlu
Alaeddin Bey’in yaptırdığı Akmedrese (1409)
iki katlı Anadolu medreselerinin önemli örnek-
lerindendir. Kare planlı düz çatılı Şah Mescidi
1413 tarihlidir. Alaeddin Tepesi’nin doğusun-
daki Hanım Camii (1452) enine sahınlı, toprak
damlı yalın bir yapıdır. Osmanlı dönemi anıtla-
rının ilk örneklerinden biri de Ali Paşa’nın inşa
ettirdiği ve oğlu Murat Paşa’nın genişlettiği
Paşa Camii’dir (15. yüzyıl.); yanında Ali Paşa
ile Murat Paşa’nın mezarları, bir çeşme ve
hamam bulunmaktadır. 16. yüzyıldan kalan Dış
Cami daha büyük bir Osmanlı yapısıdır. Kub-
beyle örtülü caminin Hoca Ebubekir’in eseri
olan sedef kakmalı minberi Sungur Bey Ca-
mii’nden getirilmiştir. 16. yüzyılda inşa edildiği
sanılan üç kapılı bedesten, üstü örtülü bir yolun
iki yanında yer alan dükkânlardan oluşur, bir
ara mezbaha ve askerî depo olarak kullanılmış-
tır.
Niğde'deki İlhanlı Dönemi eserlerinden Sungur Bey Cami
1...,110,111,112,113,114,115,116,117,118,119 121,122,123,124,125,126,127,128,129,130,...208
Powered by FlippingBook