ya bu üç adama ne olaca¤›n› düflünüyor, heyecanla çalkala-
n›yordu.
Öte yandan, kimileri daha gerçekçi düflünüyordu. Onlara
göre deney baflar›yla sonuçlanm›flt›. Ay’›n yörüngesine gir-
mek, Ay’a girmek, demekti. Bu durumda Barbicane, Nicholl
ve Michele Arden adl› üç insan, tarihe ilk uzay kahramanlar›
olarak geçeceklerdi.
Onlar Ay’a giderken, Ay’da ne kadar yaflayacaklar›n› hiç
düflünmüyorlard› ki... Ay’dan dönüfl olanaklar› var m›yd›? Ha-
y›r... Ay’dan dönmeyi asla düflünmüyorlard›. O hâlde bu üç
kahraman, görevlerini yapm›fl, uygarl›k ve bilim öncüleriydi.
Dünya kamuoyu, bu ve buna benzer düflüncelerle kayna-
y›p dururken durumun kötüye gitmedi¤ini düflünen bir tek ki-
fli vard›. O da Maston’d›...
Maston, en az bu üç yolcu kadar bu davaya inanm›flt›.
Adam Long Doru¤u’na yerleflmifl, gözünü gök dürbünün-
den ay›rm›yordu. Çok çok uzaklarda dönüp duran mermiyi
gözlüyordu. Merminin yolunu tamamlay›p dürbünün görüfl
alan›na girece¤i an› sab›rla bekliyordu. Asl›nda üç arkada-
fl›yla, duygu denilen güç arac›l›¤›yla bir ba¤lant› kurmufl gi-
biydi. Onlar›n uzaydaki yaflamlar›n›, o da dakika dakika ya-
fl›yordu.
Bilim adamlar›yla konuflurken onlara flöyle diyordu:
– ‹lk f›rsatta onlarla ba¤lant› kuraca¤›z. Onlara haber ile-
tece¤iz. Onlar da bize haber iletecekler. Buna inan›yorum.
Bilim adamlar› ona kuflkuyla bak›yorlard›.
190
