1584
n
Özdemiroğlu Osman Paşa, İstanbul’dan aldığı
yardımcı kuvvetlerle Kırım Hanı II. Mehmet
Giray’ı yenip Kırım meselesini halletti.
Daha sonra İstanbul’a geldi. Gelişinde halkın
sevgi gösterileriyle karşılanıp padişah
III. Murat’tan büyük ilgi gördü. Bu ilgiyi
çekemeyen bazı devlet adamları, askeri, Osman
Paşa aleyhine ayaklandırma teşebbüsünde
bulundu. Bu yüzden Veziriazam Kanijeli Siyavuş
Paşa azledilip yerine Özdemiroğlu Osman Paşa
getirildi (28 Temmuz).
n
Özdemiroğlu Osman Paşa, gönderdiği kuvvetlerle
Kırım isyanını yeniden bastırdı (18 Aralık).
n
Türk minyatür sanatçısı Nakkaş Osman, ünlü
eseri Hünername’yi tamamladı.
1585
n
II. Selim’in kızı, Sokollu Mehmet Paşa’nın karısı
Esma Sultan öldü (7 Ağustos). Ayasofya’daki
II. SelimTürbesi’ne defnedildi.
n
Abvâr Savaşı (21 Eylül):
Cağaloğlu Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu
ile Şehzade Hamza Mirza komutasındaki İran ordu-
su arasında Tebriz yakınındaki Abvâr’da yapılan sa-
vaşta her iki ordunun büyük kaybı oldu. İran ordusu
yenilgiyi kabul ederek geri çekildi.
n
Tebriz Savaşı (24 Eylül):
Özdemiroğlu Osman Paşa komutasındaki Osmanlı
ordusu ile Hüseyin Kuli ve Hamza Mirza komutasın-
daki İran ordusu arasında Tebriz’de yapılan savaşta,
daha önce çatışma olmaksızın ele geçirilen Tebriz Ka-
lesi dördüncü kez ele geçirildi. İran hanları Tebriz’i terk
edince halkın can ve malına dokunmamak koşuluyla
teslim edilerek savaşa son verildi ve Azerbaycan top-
rakları Osmanlılara geçti.
n
Neheng Savaşı (15 Ekim):
Van Beylerbeyi Cağaloğlu Sinan Paşa ve Diyarbekir
Beylerbeyi Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı or-
dusu ile Şehzade Hamza Mirza komutasındaki 30
bin kişilik İran ordusu arasında Tebriz’e 20 km uzak-
lıktaki Neheng deresi kıyısında yapılan bu savaşta
her iki Osmanlı paşasının anlaşamaması ve keşif
yapılmaması yüzünden Osmanlı ordusu yenildi.
n
Fahusfene Savaşı (25 Ekim):
Cağaloğlu Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu
ile Şehzade Hamza Mirza komutasındaki İran ordu-
su arasındaTebriz yakınındaki Fahusfene deresi kena-
rında yapılan bu çarpışmada Osmanlı ordusu yenildi.
Trabzon Valisi Hüseyin Paşa ve Diyarbekir Valisi Meh-
met Paşa şehit oldu. Karaman Beylerbeyi Kuyucu
Murat Paşa esir alındı.
III. MURAT DÖNEM‹ OLAYLARI
Ancak sadrazaml›¤a gelen Sinan Pafla’n›n, Kirli Hasan
Pafla’y› Tam›flvar’a göndermesi ve Rumeli Beylerbeyli¤ini
kendi o¤lu Mehmet Pafla’ya vermesi, Mehmet Pafla’n›n
da gevflek davran›fl› nedeniyle Hasan Pafla’ya yard›m ge-
cikti. Hasan Pafla tek bafl›na savafl› kabul etmek zorunda
kald› ve savafl meydan›nda yaraland› ve bir süre sonra öl-
dü (1593). Bu olay
üzerine baz› paflalar›n
karfl› olmas›na ra¤-
men, Koca Sinan Pa-
fla’n›n iste¤iyle Avus-
turya’ya savafl aç›ld›.
Orduya serdar olarak
atanan Sinan Pafla,
Belgrad’a gelerek önce
s›n›r sald›r›lar›n› yapan
Pespirim (Veszprem)
ve Palota kalelerini ele
geçirdi. Yeniçeri ve Si-
pahiler, Tata Kalesi
al›nmadan Belgrad’a
çekildiler. Düflman
kuvvetleri,
‹stolni
Belgrad üzerine yürü-
düler ama alamad›lar.
Hatvan ve Estergon
kuflat›ld›ysa da iyi sa-
vunma nedeniyle ku-
O
N
‹
K‹NC‹
O
SMANLI
P
AD‹fiAHI
I I I
.
M
URAT
PAD‹fiAHLAR ALBÜMÜ
208
NAKKAŞ OSMAN
XVI. yüzyıl Türk minyatür sanatının büyük ustalarından olan Nakkaş
Osman, Bosna’da doğdu. Eğitimini İstanbul’da tamamlayıp Saray Nak-
kaşhanesinde çalıştı. Devrinin büyük bir sanatkârı olan Osman’ın bugün
Topkapı Sarayı Müzesi’nde 649 minyatürü mevcuttur. Osman, eserlerin-
de, realist bir görüşle çalışmış, devrinin içtimaî hayatını eserlerinde ustalık-
la belirtmiştir. En büyük eseri “Hünername” iki cilttir. I. ciltte 45, II. ciltte 65
minyatür vardır. Nakkaş Osman, Hünername’den başka, III. Murat Sûrna-
mesinin, Şemailnamesinin minyatürlerini de yapmıştır. Sanatkârın Avrupa
ve Amerika’da müze ve kütüphanelerde bazı minyatürleri bulunmaktadır.
Sûrname, minyatürleri bakımından taşıdığı sanat değerinden başka
XVI. yüzyıl İstanbul hayatını göstermesi bakımından da çok değerli bir bel-
gedir. Hünermame, 1912 yılında Münih sergisinde teşhir olundu. Eserin
ikinci cildi, incelenmek üzere VI. Mehmet Vahdeddin tarafından Yıldız Sa-
rayı’na aldırıldı. Padişahın oturduğu daire yandığı vakit, eserin de yandığı
sanılmıştı.Yangından iki yıl sonra Halife Abdülmecid Efendi, Dolmabahçe
Sarayı’nda bir dolap içinde Hünername’nin ikinci cildini bulmuş ve eser
tekrar Topkapı Sarayı’na gönderilmiştir.
