sonra daha da etkisini hissettirmiş ve yüksek doğurganlık ve yüksek ölüm oranlarının etkin olduğu bir demografik süreçten doğum ve ölüm oranlarının düştüğü, ortalama ömrün arttığı bir sürece geçilmiştir. Son yıllarda hükümetlerin üç çocuklu aileleri özendirici politikalar izlemesi nedeniyle nüfus artış hızları 1980’lerin gerisinde kalsa da, halen devam etmektedir.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren nüfusta meydana gelen sürekli artış, illerin nüfus büyüklüğünde de kendisini göstermiştir. Bu dönemde illerin nüfus miktarları dikkate alınarak
dağılışına bakıldığında ana hatlarıyla 1927 yılındaki yoğun nüfuslu sahalar ile seyrek nüfuslu sahaların değişmediği ancak genel nüfus artışına başlı olarak nüfus miktarlarının arttığı görülebilir. Nitekim 1927 yılında İstanbul bile 1.000.000 nüfusun altında iken 2010 yılında (İstanbul 13.000.000’u aşmıştır) aralarında Ankara, İzmir, Konya, Bursa ve Adana gibi illerin de bulunduğu toplam 18 il bu nüfusu aşmıştır.
Türkiye’de 1960’lardan sonra doğum oranı artışında sürekli bir azalma trendi yaşandıysa da
1 2 [3] 4