Layout 1 - page 148

356
slılarla Sasaniler arasında sürekli el değiştiren
kent, Halife Ömer döneminde Sasani devletini
ortadan kaldıran Müslüman Araplar tarafından
fethedilerek el-Cezire eyaletine bağlandı (642).
Arap devleti zayıfladıkça, özellikle 10. yüzyıldan
başlayarak Diyarbakır ve Hasankeyf’te (Hısnı-
keyfa) kurulan ve sözde Abbasi halifeliğine
bağlı görünen Müslüman emirlikler, Siirt ve
çevresine egemen oldular. Kent, bunlardan biri
olan Mervanilerin yönetimindeyken, önce Ar-
tuklular (1102), sonra da Zengiler (1144) tarafın-
dan ele geçirildi. Harezmşahlar’ın denetiminde
bulunduğu sırada, Celalettin Harezmşah’ın Cen-
giz Han tarafından yenilgiye uğratılması üzerine
Moğol istilasına uğrayarak yağmalandı (1225).
Cengiz’in torunu Hulâgû’nun kurduğu (1256)
İlhanlı Devleti parçalanınca (1353), Celayirliler
eline geçti. Timur istilasının (1395-1405) ar-
dından sırasıyla Karakoyunlular (1438) ve on-
ları ortadan kaldıran Akkoyunlular (1468) ve
Akkoyunlu devletine son veren Safeviler’in
(1501) yönetimi altına girdi. Safevi Hükümdarı
Şah İsmail’i Çaldıran Savaşı’nda (1514) yenen
Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim tarafından
kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. Bir
süre Eyyubiler’in Hasankeyf kolundan Malik-
hanlarca yönetildikten sonra, Kanunî Sultan
Süleyman döneminde (1520-1556) Diyarbakır
eyaletine bağlı bir sancak merkezi oldu. Tanzi-
mat’tan sonra Bitlis vilayetinin mutasarrıflıkla-
rından biri durumuna getirildi. Berlin
Antlaşması’ndan (1878) sonra Ruslar tarafın-
dan kışkırtılıp silahlandırılan ve “ıslahat” iste-
miyle başkaldırı hareketlerine girişerek
doğudaki Türk kentlerini basan Ermeni çeteleri,
Siirt ve çevresinde zararlı faaliyetlerde bulun-
dular. Merkezleri olan Sasun’dan yönetilen
terör eylemleriyle Siirt’e dehşet saçan bu çe-
teler, II.Abdülhamid’in Erzincan’daki 4.Ordu
Müşiri Zeki Paşa aracılığıyla oluşturduğu Ha-
midiye alayları tarafından bölgede etkisiz du-
ruma getirildi (1894). I.Dünya Savaşı’nın
sonuna kadar bağımsız bir mutasarrıflık olarak
yönetilen Siirt, Cumhuriyet’in ilk yıllarında
kendi adını taşıyan ilin merkezi oldu. 19. yüz-
yıldan beri etnik kökenli bazı ayaklanmalar ile
olaylara sahne olan Siirt iline bağlı Batman ve
Şırnak yörelerinde yapılan yeni bir düzenle-
meyle 1990’da iki ayrı il kuruldu. Siirt şehri,
kuruluş tarihi kesin olarak bilinemeyen, ama
çok eski bir şehirsel yerleşmedir. 20. yüzyıl
başlarında Bitlis vilayetine bağlı bir sancağın,
yöresel ticaret etkinliğinin toplandığı, yaklaşık
15.000 kadar nüfuslu merkeziydi. Cumhuriyet
döneminde nüfusu, bir süre 15.000-17.000
arasında hemen hemen sabit kaldı. Daha
sonra, 1944’te demir yolunun Kurtalan’a ulaş-
masına, kara ulaşımındaki gelişmelere ve özel-
likle yörenin bir petrol üretim alanı hâline
dönüşmesine bağlı olarak kentin nüfusunda
giderek hızlanan bir artış görüldü; 1955’te
20.819 olan şehir nüfusu, 2000’de 263.676’ya
ulaştı. Güzel Sanatlar: Siirt’in en eski ve önemli
eseri, Anadolu’daki ilk camilerden biri olan ve
yapımı Büyük Selçuklular’a bağlanan Uluca-
mi’dir. Minarenin kaidesinde yer alan yazıtta,
1129’da Selçuklu Sultanı Muizüddin Mahmud
tarafından onarıldığı belirtilir; 1260’ta Atabey
el-Mücahit İshak tarafından genişletildi. Vakıf
olarak hamam ve dükkânlar yaptırıldı. Son onarım
1965’te gerçekleşti. İran’daki Büyük Selçuklu ca-
mileri gibi mihrap önü kubbeli bir mekânla, buna
bağlı bir eyvandan meydana gelen ilk yapıya daha
sonra kubbeli ve tonozlu yeni bölümler eklenerek
enine gelişen, dikdörtgen planlı, iki sahınlı bir
şema elde edildi. Eski tuğla payelerde, yuvarlak
dilimli kemerlerde ve mihrap nişinde, çiçekli
sülüs yazı frizinden ve firuze çini mozaiklerden
(Anadolu’daki ilk örnekler) izler vardır. Selçuklu
ağaç işlemeciliğinin şaheseri olan ceviz ağacın-
dan minberi (1214), altı ustanın adını taşıması
açısından da önemlidir (1933’te Ankara Etno-
grafya Müzesi’ne taşınmıştır). Caminin sırtı
tuğla örgülü, eğri minaresi Siirt kentinin sim-
gesi durumundadır. Yüksek bir kaide üzerinde,
yukarıya doğru hafifçe daralan silindirik göv-
deli minare, firuze çiniler, kûfi yazıtlar, geo-
metrik geçmeler, örgü ve yıldız motifleriyle
süslüdür. Siirt’te başka bir önemli cami de Ar-
tuklular döneminde Melik’ü Salih Nâsırüddin
tarafından yaptırılan Çarşı Camii’dir (Asakir,
1265). Kubbeli, enine planlı bir yapı olan ca-
mide dört kubbeli son cemaat yerinden, iki ka-
pıyla ana mekâna geçilir. Hidrulahdar Camii,
1929’daki onarımdan sonra Cumhuriyet Camii
adıyla anılmaya başlanmıştır. Tek kubbeli ilk
yapının doğusuna iki kubbeli bir bölüm eklen-
miştir. Eski bir yapı olduğu ve daha önce bu-
rada Hz. İsa’nın havarilerinden Yehova’nın
mezarının bulunduğu söylenir. Cumhuriyet
Camii’ne bitişik Ayn çeşmesi, Selçuklulardan
kalmadır. Birinden tatlı, diğerinden acı su akan
iki musluklu çeşmenin önünde, musluklardan
akan suların toplandığı iki havuz vardır.
Siirt Saat Kulesi
1...,138,139,140,141,142,143,144,145,146,147 149,150,151,152,153,154,155,156,157,158,...208
Powered by FlippingBook