378
köyü (Orta ve Son Tunç Çağı), İnecik, Değir-
menaltı, Kavaevli (Helenistik ve Roma dönem-
lerine ait buluntular vardır), Seymenli Köyü
(Trak süvarisi kabartmalı adak stelleri), Rüstem
Paşa Camii ve Bedesteni (1533’te Kanuni Sul-
tan Süleyman’ın damadı Rüstem Paşa yaptır-
mıştır), Hasan Efendi Camii (1590), Eski Cami
(1830’da, Zahire Nazırı Tekirdağlı Ahmet Ağa
tarafından yaptırılmıştır), Orta Cami (1854), Ra-
koczi Çeşmesi; Namık Kemal Anıtı (1942), Ata-
türk Anıtı (Cumhuriyet’in 50. yılı anısına
dikilmiştir), Tekirdağ Müzesi (1967), Barbaros,
Değirmenaltı, Kumbağ, Karaevli, Topağaç, Uç-
makdere, Çamlıköy mesireleri, Kumbağ, Dere-
ağzı, Değirmenaltı, Topağaç ve Karaevli plajları;
Avşar İçmesi, Yarapsun Çamuru. Çorlu ve yö-
resi: Şerefli Çiftlik ve Toptepe (İlk Tunç Çağ);
Marmara Ereğlisi (Perinthos: Roma dönemi),
Umurca (Roma, Bizans yerleşimi), Sultan Sü-
leyman Camii (1521), Çorlu Çamlığı mesiresi.
Hayrabolu ve yöresi: Güzelce Hasan Bey Camii
(1499). Malkara ve yöresi: Turhanoğlu Ömer
Bey Camii ve Türbesi (1494) Marmara Ereğlisi
ve yöresi: Marmara Ereğli mesiresi ve plajı.
Saray ve yöresi: Uzunhacı köyü höyüğü, Ayaz-
paşa Camii (1539’da Sadrazam Ayaz Paşa yap-
tırmıştır), Çamlıköy (Kastro) Plajı. Şarköy ve
yöresi: Eriklice, Gaziköy, Hoşköy, Mürefte me-
sireleri.
TEKİRDAĞ (59)
Marmara Bölgesi’nin Trakya kesiminde, aynı
adlı ilin merkezi olan kent. Yüz ölçümü 1.111
km
2
, nüfusu 166.313 (2008).Tarih: Bazı kay-
naklarda Sisamlılar tarafından kurulduğu ileri
sürülen kentin bilinen en eski adı Bizanthe’dir.
Antik Çağda Yunanların Rhaidestos, Romalıla-
rın Rhaedestus olarak adlandırdığı şehir, Orta
Çağda Rodosto adıyla anılıyordu. 14. yüzyılda
şehri ele geçiren Osmanlılar, bu adı Rodosçuk
olarak değiştirdi. Canlı bir liman yerleşmesi
olan Rodosçuk, Rumeli’nin bitkisel ve hayvan-
sal ürünlerinin İstanbul’a taşındığı önemli bir
ticaret merkeziydi. Şarap ve mum üretimi açı-
sından da önem taşıyan Rodosçuk’taki yağha-
neler, sarayın mum ihtiyacını karşıladığından
devlet tarafından korunup gözetilirdi. 18. yüz-
yıldan sonra kente, güneybatısındaki Tekfur Da-
ğı’ndan (bugün Ganos Dağı) dolayı Tekfurdağı
adı verildi ve Avusturyalılara yenilerek Osmanlı
Devleti’ne sığınan Erdel Prensi II. Perene Ra-
koczi, yanındaki Macarlarla birlikte buraya yer-
leştirildi (1720). Rakoczi’nin ölümünden
(1735) sonra Macarlar 1803’e değin burada
kaldı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında şehrin adı Te-
kirdağ olarak değiştirildi. Marmara Denizi’nin
Trakya’ya geniş bir girintiyle sokulduğu kıyıda
kurulu olan ve eskiden halkının önemli bir bö-
lümü Rumlardan oluşan kent, 20. yüzyıl başla-
rında Trakya’yı büyük ölçüde etkileyen savaşlar
nedeniyle gerilemeye başladı. Cumhuriyet Dö-
neminde de bu sönük yapı uzun süre varlığını
korudu. 1890’da yaklaşık 23.000 nüfuslu orta
büyüklükte bir şehirken Balkan Savaşı sırasında
ve I.Dünya Savaşı sonunda uğradığı işgaller
nedeniyle kent nüfusu oldukça azaldı. Cumhu-
riyet Dönemindeki ilk sayımda (1927) ancak
14.387 kişi olan nüfusu 1950’li yılların sonla-
rına kadar uzun bir duraklama geçirdi; 1950’de
15.696 olan nüfus, (sanayi, ticaret ve turizmin
gelişmesine bağlı olarak), daha sonra giderek
büyüyen bir hızla artarak 1960’ta 23.987’ye,
1970’te 35.387’ye, 1980’de 52.093’e ulaştı ve
1990’da 80.000’i, 2005’te aştı. Şehirde en ge-
lişmiş sanayi kolları besin ve ispirtolu içki
(Tekel şarap ve rakı fabrikaları) sanayileridir.
Yakın çevresindeki kıyılarda gelişen yaz turizmi,
Çerkezköy’de doğan yeni sanayi yöresi, Tekir-
dağ ve Bandırma limanları arasında yapılan
roro seferleri, şehre yeni işlevler ve hareketlilik
kazandırdı. Şehrin başlıca yükseköğretim kurum-
ları, Trakya Üniversitesi’ne bağlı Tekirdağ Ziraat
Fakültesi ile Tekirdağ Meslek Yüksekokulu’dur.
Güzel Sanatlar: Tekirdağ’ın en önemli tarihî
anıtı, Kanunî Sultan Süleyman’ın veziri Rüstem
Paşa’nın Mimar Sinan’a yaptırdığı Rüstem Paşa
Camii ve Bedesteni’dir (aslında cami, medrese,
imaret, hamam, bedesten, kervansaray ve ki-
taplıktan oluşan bir külliye idi). 1553 tarihli ca-
minin önünde kurşun kaplı çatıyla örtülü, beş
köşeli, mermer şadırvan vardır. Yanlara taşkın
çift revaklı son cemaat yerinin, dıştaki revakları
ahşap çatı, içtekiler ortada tonoz, yanlarda iki-
şer kubbeyle, kare planlı ana mekân, tonoz bin-
gilerle köşelerdeki taşıyıcı payelere oturan bir
kubbeyle örtülüdür. Kubbe, alçı kabartmalı
çiçek ve çelenk motiflerinin dışında yalındır.
Dikdörtgen silmeli mihrap, mukarnaslı bir niş
biçimindedir. Mermer minberin korkulukları
geometrik oymalıdır. Ceviz ağacından kapı ka-
natları sedef ve fildişi kakmalıdır. Kuzeybatıda
tek şerefeli, çok köşeli bir minare yükselir.
Cami 1841’de Abdülmecid döneminde onarıl-
mıştır. Altı kubbeli, dikdörtgen planlı bedesten,
caminin batısında yer alır. Tekirdağlı Ahmet
Ağa tarafından yaptırılan Eski Cami’de (1830-
1831), son cemaat yeri iki katlıdır. Sinan
Ağa’nın yaptırdığı (1854-1855) Orta Cami, kub-
beli, dikdörtgen planlı ana mekân ile buna ek-
lenmiş kare bölümden oluşur; önünde ahşap
çatılı, iki katlı son cemaat yeri vardır. Bu yapı-
ların dışında, yanında Hasan Efendi’nin türbe-
sinin bulunduğu Hasan Efendi Camii (1590),
Can Paşa’nın yaptırdığı Can Paşa veya Gümrük
Camii (Hacı Yusuf Efendi tarafından genişle-
tildi, 1912 depreminde yıkıldı), Salih Ağa’nın
inşa ettirdiği Salihiye Camii belirtilebilir. Macar
(Erdel) Prensi Ferenç Rakoczi’nin kaldığı
(1720-1735) ev, günümüzde Rakoczy Müzesi
(1932) olarak düzenlenmiştir. Rakoczy Çeş-
mesi olarak anılan mermer çeşmenin (1892’de
onarıldı), 1714 ve 1738 tarihli Türkçe yazıtları-
nın yanı sıra Latince yazıtı vardır. Yapılan çeşitli
araştırmalarda ele geçen arkeolojik buluntular
1967’de açılan Tekirdağ Müzesi’ndedir. Şe-
hirde ayrıca Namık Kemal (1942) ve Atatürk
(1973) anıtları bulunmaktadır.
Tekirdağ'ın ilçelerinden Marmara Ereğlisi