Untitled-4 - page 78

1598
n
28 Eylül’de başlayan Avusturya’nın Budin Kalesi
kuşatması kaldırıldı (3 Kasım).
Budin Savaşı :
Maraş Beylerbeyi Sinan Paşa’nın
muhafızlığını yaptığı Budin kalesini kuşatan 80 bin ki-
şilik Avusturya ordusu ile yapılan savaşta kale,
40 topla dövüldüğü hâlde 40 gün süren kuşatmadan
bir sonuç alamayan Avusturya ordusu çekilmek zo-
runda kaldı. Fakat bu çarpışmada Beylerbeyi Sinan
Paşa şehit oldu.Yerine Mihalıçlı Ahmet Paşa muhafız-
lığa getirildi.
1599
n
Veziriazam Cerrah Mehmet Paşa’nın yerine
Damat İbrahim Paşa üçüncü kez sadarete getiril-
di (6 Ocak).
n
Ordu komutanı Satırcı Mehmet Paşa, Belgrad’da
idam edildi.
n
Şeyhülislâm ve tarihçi Hoca Sadettin Efendi öldü
(2 Ekim).
n
Asi kuvvetler tarafından ele geçirilen Urfa Kalesi
kurtarıldı.
Urfa Savaşı:
Koca Sinan Paşa’nın oğlu Mehmet
Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu ile ayaklanan
Karayazıcı Abdülhalim komutasındaki asi kuvvetleri
arasında Urfa Kalesi’nde yapılan savaşta kale, asile-
rin elinden bir türlü alınamadı. Mehmet Paşa bu işi
başaramayınca kışlamak üzere Diyarbakır’a çekildi.
Ancak ertesi yıl kuşatılan Urfa Kalesi Osmanlı birlik-
lerince ele geçirilebildi. Bu arada, teslim olan Karaya-
zıcı’ya sancak beyliği verildi.
n
XVI. yüzyıl divan şiirinin önde gelen şairlerinden
Nev’i öldü.
Nev’i
(1533-1599):Asıl adıYahya’dır. XVI. yüzyıl divan
şiirinin önde gelen şairlerindendir. İstanbul’da medrese
eğitimi görerek ilmiye sınıfına geçti. Gelibolu ve İstanbul
medreselerinde müderrislik, 1590’dan sonra şehzadele-
re hocalık yaptı. 1595’te III. Mehmet tahta çıkar çık-
maz, doğmuş ve doğacak kardeşlerini öldürtünce işsiz
kaldıysa da, kazasker rütbesi verilerek ödeneği kesilme-
miştir.Tasavvuf felsefesini benimseyerek döneminin süs-
lü şiir yazma eğilimi dışında kaldı. Coşkulu, yalın bir an-
latımı yeğledi. 1977’de basılan Divan’ı dışında çeşitli bi-
lim dalları üzerine ansiklopedik bilgiler veren Netaicü’l
Fünun ve Mehasinü’l-Mütûn, başlıca eserleri arasında-
dır.
III. MEHMET DÖNEM‹ OLAYLARI
Fakat sadrazam arka kap›dan kaçarak yeniçeri oca¤›-
na s›¤›nd›. Sipahiler d›fl›nda bütün askerleri k›flk›rtt› ve si-
pahiler az›nl›kta kald›lar. Sipahilerin bulundu¤u yerlere
bask›n yapan yeniçeriler, bunlar›n binlercesini öldürdüler.
Bu bir “sipahi-yeniçeri” baflka deyiflle “devflirmelerle dev-
flirme olmayanlar” mücadelesi hâlini ald›.
Yemiflçi Hasan Pafla, ‹stanbul’da duruma hâkim ol-
mufltu. Ca¤alo¤lu Sinan Pafla’y› serdar tayin ederek Ana-
dolu’daki Celâlîlerin üzerine gönderdi. Ca¤alo¤lu, Celâlî
isyan›n› fliddet yoluyla bast›ramayaca¤›n› çok iyi anla-
m›flt›. Reisleri Deli Hasan Bey’le anlaflmay› uygun gördü
ve ‹stanbul da buna raz› oldu. Deli Hasan Bey’e “pafla”
rütbesiyle Bosna Beylerbeyli¤i verildi. Di¤er bir k›s›m Ce-
lâlîler de affedildi.
O
N
Ü
ÇÜNCÜ
O
SMANLI
P
AD‹fiAHI
I I I
.
M
EHMET
PAD‹fiAHLAR ALBÜMÜ
222
BAKİ
(1526 İstanbul - 1600 İstanbul):
Yoksul bir ailenin oğludur. Babası, Fatih Camii müezzinlerindendir. Çocukluğun-
da saraç çıraklığı yaptı, kendi çabasıyla medrese öğrenimi gördü. Dönemin ün-
lü bilgelerinden Kadızade Şemsettin’in derslerine devam etti. İlkin danişment
olarak görev verildi (1561). Bir süre Silivri’de Piri Paşa (1563), İstanbul’da Mah-
mutpaşa medreselerinde (1569) mülâzımlık yaptıktan sonra Eyüp Müderrisli-
ği’ne atandı (1571). Edirne, Mekke, Medine, İstanbul’da kadılık ve Anadolu, Ru-
meli kazaskerliği görevlerinde bulundu (1564-1591). Dönemlerinde yaşadığı
dört padişahın da (Kanunî Süleyman, II. Selim, III. Murat, III. Mehmet) yakınlığını
kazandı. İlk deneylerini gençler gibi Zati’nin (1477-1546) söyleşilerine katıla-
rak edebiyat derslerini bu çevreden aldı. Şiirin temel unsurunun sözcükler oldu-
ğunun bilincine varan, daha başlangıçta dize kurma tekniğinin üstesinden ge-
len sayılı şairlerden biridir. Divan şairlerinde çoğunlukla rastlanan dinsel duygu-
lara ve tasavvufa bağlanmamış; iç ve dış dünya, şiirinin kaynağı olmuştur.Yaşam,
Baki için usun bütün olanaklarıyla duyulması gereken geniş bir görünümdür,
ulaşabildiği kadar almasını bilir; bu güzelliği yitirme korkusu, şiirinin ana kaynak-
larından biri olur. Şiirlerinin en büyüğü sayılan “Kanunî Mersiyesi”nde, ölüm ger-
çeği karşısında insanî acıyı, değişmeyen yönleriyle yansıtmayı başarmıştır. Ga-
zellerini İstanbul Türkçesi ile yazan Baki’nin,Türkçeyi aruz disiplini içinde ilk kez
çok iyi kullanması, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın deyişiyle “parmaklarının arasında
dili biçim vereceği bir madde gibi görmesi” yüksek bir şiir kurmasının başlıca ne-
denleri arasındadır. “Divan”ı ilk kez taşbasması olarak İstanbul’da (1859), da-
ha sonra Almanya’da (1908) basılmıştır. Sadettin Nüzhet Ergun tarafından ye-
ni harflerle yapılan basımında 659 şiir vardır (1935).
III. Mehmet
1...,68,69,70,71,72,73,74,75,76,77 79,80,81,82,83,84,85,86,87,88,...144
Powered by FlippingBook