okulları kurulmuş ve ülkenin birçok yerinde çevre ziraat şartlarını daha iyi inceleyebilecek ziraat ve tohum ıslah istasyonları açılmıştır. Bunun yanında çiftçilerin toprak sahibi olmaları, ziraat işlerinde gittikçe daha fazla makineleşme, sulama sahalarının genişletilmesi, gübre kullanımının arttırılması, çeşitli ziraat bölgelerine uygun metotları geliştirme ile iyi kalitede ve ucuz mahsul elde edebilmek için büyük çaba harcanmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında arazi kullanımında en büyük miktarı çayır ve meralar oluştururken, zamanla bunun tarım arazisi
lehine değişim gösterdiği gözlemlenmiştir. Bu değişimde, özellikle 1950’lerden başlayarak gittikçe artan tarımda makineleşmenin ve artan nüfusun çok önemli bir etkisi olmuştur. Tarımda makineleşmenin artmasıyla tarım arazilerinin de genişleyebileceği en son sınıra ulaşılmıştır ki, bugün tarım alanları içinde en büyük bölümü ekili alanların oluşturması bundandır.
Türkiye’de ekili sahalar içinde ise en büyük miktarı buğday alanları oluşturur. Ekili alanlar içinde buğdayın ilk sırayı tutmasında Türkiye genelinin yarı kurak bir iklim yapısına sahip olması ve
1 [2] 3 4