kebilirdi. Hat bekçisi do¤ru söylüyordu.
Albay Proctor:
— Bir köprü yüzünden karlarda m› bekleyece¤iz, diye ba-
¤›rd›.
— Albay›m, baflka çaremiz yok. Alt› saatlik bir gecikme
kaç›n›lmaz, dedi kondüktör.
Passepartout:
— Alt› saat mi, diye ba¤›rd›.
— Ne yaz›k ki evet. Ama bir seçene¤imiz daha var. E¤er
çok h›zl› geçersek köprüyü aflabiliriz, dedi kondüktör.
Beklemek istemeyen yolcular›n ço¤u, makinistin bu önerisi-
ni heyecanla destekledi. Albay Proctor da destekçiler aras›n-
dayd›.Yolcular›n ço¤u ayn› fikirde olunca, kondüktör;
— O hâlde herkes vagonlara, diye ba¤›rd›.
Treni, atlamadan önce h›z almak için geri geri giden bir
atlet gibi, bir kilometre kadar geri süren makinist, düdük ça-
larak buhar bas›nc›n› artt›rd›. Sonra treni tam yol ileri sürdü.
‹yice h›zlanan tren, bir yar›fl at›n›n engeli atlamas› gibi köprü-
yü afl›p karfl› tarafa geçmeyi baflard›. Öyle h›zlanm›flt› ki ma-
kinist, treni ancak yedi sekiz kilometre gittikten sonra yavafl-
latabildi. Ard›ndan köprü, sanki trenin üstünden geçmesini
bekliyormufl gibi korkunç bir çat›rt›yla çöktü.
Tren, o gece baflka hiçbir engelle karfl›laflmadan yoluna
devam etti. San Francisco’dan yola ç›kt›klar›ndan bu yana üç
gün, üç gecedir yoldayd›lar. ‹ki bin kilometreden fazla yol al-
m›fllard› ve New York’a varmalar› için önlerinde daha dört
gün, dört gecelik yollar› vard›. Phileas Fog, dünya turunu za-
man›nda tamamlayabilmek için hâlâ titiz davranmak zorun-
51
5- 80 günde 28/03/2008 16:59 Page 51
