bir ad vermeyi düflündü. Ona Rosinante (Rozinante)
ad›n› verdi.
S›ra, kendisine bir ad bulmaya gelmiflti. Sonunda,
kendisi gibi asil bir gezginci flövalyeye yak›flacak bir ad
buldu: “Don Kiflot”. Bütün flövalyeler gibi ad›n›n bafl›na,
do¤du¤u yerin ad›n› eklemeyi de unutmad›. “Mança’l›
Don Kiflot” ad›n› kendisine uygun görmüfltü.
fiimdi ifl, âfl›k olaca¤› kad›n› bulmaya kal›yordu. Çün-
kü flövalye romanlar›ndaki flövalyeler, yapt›klar› seferle-
ri, sevdikleri kad›na arma¤an ediyorlard›. Ama Don Ki-
flot’un bir sevgilisi yoktu.
Sonunda, bir zamanlar tutuldu¤u genç ve güzel bir
köylü k›z›n› sevgili olarak seçti. K›z›n bundan haberi bi-
le yoktu. K›z›n ad› Aldonzo Lobzo (Aldonzo Lobzo)’ydu.
Ona da Toboso’lu Dulsinea (Dulsina) ad›n› uygun buldu.
Art›k her fley tamamd›. S›cak bir yaz günü, kimseye
haber vermeden, Rosinante’ye binip k›rlara ç›kt›.
O gün akflama kadar yol ald›. Don Kiflot, at›n›n ve
kendisinin iyice yoruldu¤u bir anda, çevresine göz gez-
dirirken, bir han gördü. Bu han› bir flatoya benzetti.
Han›n kap›s›nda duran hanc›y› flövalye, iki k›z›n› da
prenses sand›.
Hanc›, bu garip giysili adam› kibarca karfl›lad›. Don
Kiflot hanc›dan yemek istedi. Yeme¤ini yerken can› s›k-
k›nd›, çünkü henüz flövalye olmam›flt›. Bu yüzden de bir
serüven peflinde koflmaya hakk› yoktu. Bu düflünceler-
le, yeme¤ini yar›da b›rak›p hanc›n›n ayaklar›na kapand›.
6