yabani: kaba, hoyrat, görgüsüz kimse
ya¤d›rmak: bol miktarda vermek / çok sa-
y›da ortaya koymak
ya¤l›: kolay kazanç sa¤layan
ya¤mak: çok gelmek, devaml› gelmek
ya¤mur: çokluk, bolluk / çok ve s›k gelen
fley
ya¤s›z: ince, zay›f
yakalamak: belirlemek, anlamak
yak›c›: etkili, dokunakl›
yakmak: silahla vurmak / mahvetmek /
güçlü sevgi uyand›rmak
yald›z: göz boyama
yald›zlamak: parlatmak / kötülü¤ünü gizle-
mek
yald›zl›: aldat›c›, göz boyay›c›
yamamak: zorla birine yüklemek
yamyam: yabani, vahfli
yanaflmak: kar›flmak, ilgilenmek, istek gös-
termek / iliflki kurmak
yang›n: coflkunluk / tutkun, âfl›k
yan›k: duygulu, dokunakl›, ac›l›, etkili / b›k-
k›n, dertli, üzüntülü
yank›: akis
yanlamak: birisinden geçinmek
yanmak: çok üzülmek / çok sevmek / oyun
d›fl› olmak / hükümsüz kalmak / kötülü¤e,
zarara u¤ramak / dile getirmek
yans›mak: belli olmak, anlafl›lmak / ulafl-
mak, duyulmak
yans›tmak: iletmek, duyurmak / göstermek
yap›lmak: gerçeklefltirilmek, ortaya ç›kar›lmak
yap›flkan: gitmek bilmeyen
yap›flmak: sataflmak
yara: dert, üzüntü, ac›
yaralamak: gücendirmek, incitmek, k›rmak
yaralanmak: gücenmek, incinmek, k›r›lmak
yaral›: dertli, üzüntülü
yaranmak: birini memnun etmeye çal›flmak
yaratmak: olmas›na yol açmak, sebep ol-
mak / yeni bir fley ortaya koymak
yar›m: hastal›kl›, sakat, sa¤l›ks›z
yarmak: ortas›ndan geçmek
yaslanmak: güvenmek
yaflamak: sürmek, devam etmek / keyif
sürmek / keyfi yerine gelmek, mutlu olmak
/ bir durumla özdeflleflmek
yaflatmak: keyiflendirmek, mutlu etmek /
sürdürmek, devam ettirmek / daha iyi bir
yaflam sa¤lamak
yat›r›m: ç›kar sa¤lamak için yap›lan davra-
n›fl
yatk›n: benimsemifl, al›flm›fl, e¤ilimli
yavan: tats›z / görgüsüz, bilgisiz
yavru: bir fleyin küçü¤ü
yay›lmak: ayr›nt›ya girmek, aç›lmak
ye¤in: bask›n, üstün, iyi
yelli: iflveli, f›k›rdak
yem: aldatmak için kullan›lan kimse ya da
fley
yemek: periflan etmek, mahvetmek
yemlemek: kand›racak biçimde davranmak
yemlik: karfl›l›ks›z geçim sa¤lanan kimse
veya yer / rüflvet
yenilgi: kaybetme, yenik düflme
yenilmek: kaybetmek
yenmek: tutmak, bast›rmak
yepyeni: al›fl›lmam›fl, görülmemifl / terte-
miz / çok yeni
yer: durum, konum
yerleflik: bir yerde varl›¤›n› sürdürecek olan
yerleflmek: tutunmak / al›flmak, kullan›l›r
olmak
yersiz: yerinde olmayan, uygunsuz, anlam-
s›z
45
Y