sevdal›: e¤ilim duyan
s›cak: dostça olan / sevgi dolu
s›cakl›k: sevgi, içtenlik, sevimlilik, yak›nl›k
s›f›r: de¤eri olmayan fley / olmayan / yeni /
kötü, baflar›s›z, verimsiz
s›¤: yüzeyde kalan
s›¤›nmak: güvenmek
s›¤l›k: derine inememe
s›¤mak: uygun olmak
s›kmak: yalan söylemek / s›k›nt› vermek
s›nav: zor durum
s›n›r: uç, son
s›n›rs›z: sonsuz, pek çok
s›r›tmak: kusuru ortaya ç›kmak
s›rtlamak: sorumluluk almak, geçimini üst-
lenmek
s›v›fl›k: tedirgin eden kimse
s›v›flmak: kaçmak
s›y›rmak: çekip kurtarmak / ak›l sa¤l›¤›n›
yitirmek
s›yr›k: utanmas› olmayan
s›zd›rmak: bahanelerle birisinden para al-
mak
sicilli: sab›kal›
siftah: ilk kez
sigortal›: sa¤lama ba¤lanm›fl, güven alt›na
al›nm›fl
silah: savunma ve sald›r› amaçl› kullan›lan
her fley / savunma ve sald›r› amaçl› kullan›-
lan nesne
silinmek: gözden kaybolmak
silkelemek: sarsmak, etkilemek / sorumlu-
lu¤u üstünden atmak / dövmek
silkinmek: kurtulmak
silmek: ikinci plana atmak / ortadan kald›r-
mak, yok etmek
sinameki: m›zm›z, sevimsiz kimse
sine: gönül, yürek / ba¤›r, iç
sinirsiz: sakin, kolayca sinirlenmeyen
sivri: göze batan, afl›r›
sivrilmek: ün kazanmak
softa: ba¤naz, fluursuzca ba¤lanan / geri
kafal›
so¤uk: içten olmayan ilgisiz / sevimsiz, an-
tipatik
so¤ukluk: ilgisizlik / sevgi azalmas›
so¤umak: iste¤i kalmamak, sevgi kalma-
mak
so¤utmak: ilgi azalmas›na sebep olmak
soluk: tarz
solumak: zorlanmak
son: ölüm
sondaj: yoklama, araflt›rma
sopa: dayak, kötek
sorun: dert
soytar›: hileci, yaltak kimse
soyunmak: bir ifli yapmaya giriflmek
soyut: anlafl›lmas› güç
soyutlamak: ayr› tutmak
söndürmek: tutku ve duygular› yat›flt›rmak
sönmek: dinmek, yat›flmak / gerilemek /
ses duyulmaz olmak / tükenmek
sönük: göze çarpmayan, dikkati çekmeyen,
silik
sulp: nesil, zürriyet, döl
sultanl›k: rahat yaflama
sulu: yersiz flakalar yapan
suni: yapmac›k, e¤reti
susak: salak, aptal
susamak: özlemek
susatmak: zorluk ç›kartmak
susmak: tepki göstermemek, silik kalmak
susturmak: etkisini, gücünü gidermek,
bast›rmak
suyun bafl›: yarar sa¤lanacak yer
süprüntü: baya¤›, afla¤›l›k
süpürmek: kovmak, ç›kar›p atmak / tüken-
mek, bitirmek
sürçmek: yan›lmak
sürtünmek: kavga etmek için sebep ara-
mak / amaçs›z dolaflmak
sürtüflmek: anlaflamamak, uyuflamamak
sürüklemek: bir ifli yapmaya zorlamak / is-
teksiz birini götürmek, getirmek / kötü bir
duruma do¤ru götürmek / çok ilgilendir-
mek
süs: güzellefltiren fley
süslemek: kusurlar›n› uzun uzun yüze vur-
mak / söz oyunlar›yla güzellefltirmek
süt kuzusu: nazl› büyümüfl kimse / bebek
sütliman: olays›z, sakin
sütsüz: sütü bozuk, kötü soydan gelen
38