zabit: dedi¤ini yapt›ran
zahirî: yapmac›k
zavall›: güçsüz, âciz, çaresiz
zaviye: anlay›fl, görüfl, bak›fl aç›s›
zay›f: yeteneksiz / sa¤laml›¤›, dayan›kl›l›¤›
olmayan / önemli, güvenilir olmayan / çok
az / ruhsal ve kiflilik bak›m›ndan gerekti¤i
kadar güçlü olmayan
zehir: ac›, s›k›nt›, keder
zehirlemek: zararl› duygular afl›lamak
zemin: dayanak, temel / ortam
zevk: e¤lence
zevklenmek: e¤lenmek, alay etmek
z›kk›m: içki ve sigara / s›k›nt› veren kimse
ya da fley
z›r›lt›: geçimsizlik / hofla gitmeyen ses ç›-
karan nesne
ziftlenmek: yolsuz kazanç sa¤lamak
zilli: edepsiz, flirret
zilli mafla: flirret, edepsiz (kad›n)
zindan: karanl›k, s›k›nt›l› yer
zirve: en üst aflama
zumlamak: bir konunun belirli bir nok-
tas›na yo¤unlaflmak
47
Z