buldu¤u tatl› su kayna¤›ndan su içtiler. Barda¤›, mefle kabuk-
lar›ndan yapm›fllard›. Kahvalt›n›n ard›ndan gölgede dinlendi-
ler. Huck, piposunu içti. Sonra, ormanda geziye ç›kt›lar.
Döndüklerinde ac›km›fllard›. Evden getirdikleri yiyecekler-
le güzel bir ziyafet çektiler. Bir süre, gevezelik edip düflünce-
ye dald›lar. Evlerini özlemeye bafllam›fllard›. K›z›l Pençe
Huck bile köyde yatt›¤› avlular›, domuz ah›rlar›n› özlüyordu.
Ama, hiçbiri bunu a盤a vurma yüreklili¤ini gösteremiyordu.
Bir süredir uzaktan gelen garip sesin gittikçe yaklaflt›¤›n›
anlay›nca irkildiler. Uzaktan bir gümbürtü duyuldu. Çocuklar,
bir anlam verememifllerdi. Gümbürtü yine duyuldu. Tom:
– Gidip bakal›m, dedi.
Kalk›p k›y›ya kofltular. Küçük, buharl› bir gemi, a¤›r a¤›r
yol al›yordu. Güvertesi insan doluydu. Çevresi kay›klarla ku-
flat›lm›flt›. Tom:
– Anlad›m. Biri bo¤ulmufl! dedi.
Huck söze girdi:
– Geçen y›l Bill Turner (Bil Törn›r) bo¤uldu¤unda da böy-
le yapm›fllard›. Suyun yüzüne kuru s›k› atefl ederler, ceset su
yüzüne vurur. Bazen, ekme¤in içine c›va koyup suya b›rak›r-
lar. Ekmek, bo¤ulan kimsenin bulundu¤u yere gidip durur.
Joe:
– Ben de duydum. Ekmek, ölünün bulundu¤u yere nas›l
gidiyor acaba? diye sordu.
Tom:
57