314
• mahkemeye düflmek:
Anlaflmazl›k konusunun çözümü için mahkemeye bafl-
vurmak.
Sonunda mahkemeye düfltük.
• makaralar› koyuvermek (sal›vermek):
Kendini tutamay›p kahkahalarla gülmeye bafllamak.
Öyle bir laf etti ki makaralar› koyuverdik.
• makas almak:
Bir kimsenin yana¤›n› iki parmakla s›kmak.
Bir makas al›p sevgisini belli etti.
• makbule geçmek:
Hofla gitmek, ifle yaramak.
Verdi¤iniz bu kitapl›k çok makbule geçti.
• Maksad› üzüm yemek de¤il bekçi dövmek:
As›l yap›lmas› gereken ifllerle u¤raflm›yor da gereksiz
ifllerle zaman geçiriyor, anlam›nda söylenir.
Sürekli söylüyorum, onun maksad› üzüm yemek de¤il
bekçi dövmek.
• mal etmek:
1.
Bir mal› kendi mal› gibi benimsemek.
Kalemimi kendine mal etmeye çal›fl›yordu.
2.
Bir fleyi, bir de¤er karfl›l›¤›nda elde etmek.
Gömlekleri çok ucuza mal ediyordu.
• mal› götürmek:
Haks›z kazanç sa¤lamak.
F›rsat›n› bulunca mal› götürdü.
• mal›n gözü:
bk. anas›n›n gözü
• malum
(*)
olmak (birine):
bk. içine do¤mak.
(*) malum:
Bilinen, belli.
Deyimler/301-321 21/07/2010 21:01 Page 314