du. -öyle büyüktü ki, M›s›r onun ülkesine karfl› savafl açmaya
yüzy›llard›r cesaret edememiflti- Kefl ülkesi uzakt›; kuvvetleri
pek güçlüydü; çölü aflarak oraya varmak çok çetindi. Kefl
Prensi, Firavun’un saray›ndaki bir flölende öldürülmüfltü. Öl-
düren de Firavun’un bir muhaf›z subay›yd›. Nübyal› muhaf›z-
lar da, yine Firavun’un askerlerince temizlenmifllerdi. Böyle
bir eylem, M›s›r’a karfl› bir savafl nedeni demekti.
Tua, önünde diz çöken Rames’e bak›yordu. Yüre¤i s›zl›-
yordu. Onun için bir kurtulma yolu düflünmeye çal›flt›. Sonra
bir plân yapt›. Salonun kap›lar›n›n kilitlenmesini ve konuklar
aras›nda bulunan doktorlar›n yaral›lara bakmas›n› emretti.
Sonra krall›¤›n yüksek kurulunu toplad›.
– Beylerim, dedi. Korkunç bir fley oldu. M›s›r’›n konu¤u ve
muhaf›zlar› öldürüldüler. Bunun büyük bir flanss›zl›k oldu¤u-
nu siz de benim gibi biliyorsunuz. Prens çok flarap içti ve sar-
hofllukla soylu kan tafl›yan bir adama vurdu. Do¤ru de¤il mi?
– Evet, öyle, dedi dan›flmanlar. Rames’le muhaf›zlar› bu
yüzden k›nanmazlar.
– Derdimize ek olarak; Firavun, Tanr›lar taraf›ndan hasta
düflürüldü. Uyuyor. Konuflam›yor. Yaflayacak m›, ölecek mi
bilmiyorum. Onun yerine karar vermek zorunda kald›¤›m› gö-
rüyorum. Sizin dile¤iniz de bu mudur?
– Dile¤imiz budur, diye karfl›l›k verdi dan›flmanlar.
– Bu konuda ne yapaca¤›z? Benim yapabilece¤im de¤iflik
fleyler var. Önce, Rames’in ve onunla birlikte dövüflmüfl olan
bütün askerlerin öldürülmesini emredebilirim. Fakat bu adam-
48