Dümen bafl›nda yere yuvarlanan Negoro, aya¤a kalkarken
elinde pusula kutusundan gizlice ald›¤› demir parças›n› tutu-
yordu. Acaba, Portekizli pusulay› düzeltmeyi neden gerekli
görmüfltü?
Dick Sand, Tom’a ne oldu¤unu sordu. Yafll› adam:
– Aflç› pusulaya aband›, dedi. K›r›laca¤›ndan korktum!
Dick Sand e¤ilip bakt›, pusula sa¤lamd›.
14 - 26 Mart aras› f›rt›nan›n fliddeti azalmad›. Pilgrim bu
kez, kuzeydo¤uya gidiyordu. Saatte yirmi dört mil h›zla yol
al›yordu. Kara henüz görünmemiflti. Oysa ki, görünmesi ge-
rekiyordu. Dick Sand bunun nedenini çözümleyemiyordu.
21 Martta gözetleme yerinde bulunan Hercule, heyecanla
ba¤›rd›:
– Kara! Kara!...
Sisler aras›nda sivri bir tepe göründü. Nihayet Dick
Sand’in yüzü gülmüfltü. Ama bu sevinci uzun sürmedi, çünkü
f›rt›na dinmeyecek olursa, kayalara çarp›p parçalanabilirlerdi.
Bir süre sonra, kara iyice belirmeye bafllad›. O s›rada Nego-
ro güverteye ç›kt›; k›y›lara bakt›, bakt›. Yüzünde, iflini bilir in-
sanlara özgü bir ifade belirmiflti.
‹ki saat sonra, k›y›ya daha da yaklaflt›lar. Arazinin flekli ve
özellikleri belli oluyordu. Dick Sand gözlerini k›sm›fl, flaflk›nl›k
ve kayg›yla bak›yordu. Gördü¤ü yer, Amerika k›y›lar›na hiç
benzemiyordu.
Dürbünü gözlerinden uzaklaflt›rd› ve h›zla Bayan Wel-
don’a dönerek:
29