– Hay›r, satt›ktan sonra biri haber vermifl olacak... Laon-
da hapishanesinde yatt›m, fakat oradan kaçmay› baflard›m.
Yeni Zelânda’ya gittim. Sokaklarda iflsiz güçsüz dolafl›yor-
dum. O s›rada, yine Angola’ya dönmek f›rsat› ç›kt›. Güney
Amerika’ya gidecek olan Pilgrim ad›ndaki gemi, aflç› ar›yor-
du. Bu ifli kabul ettim. Olaylar bana yard›m etti.
– Pilgrim’in yolcular› ne olacak?
– Sonra düflünürüz bunu... Alvez ne yap›yor? ‹flini sürdü-
rebiliyor mu?
– Seni gördü¤ünde sevinir san›yorum...
– Karargâh› Bihe’de mi?
– Hay›r... ‹ki y›ldan beri durum de¤iflti... Bihe’de rahat ça-
l›flam›yoruz... Tutsak al›flverifli flimdi Kazonde’de yap›l›yor...
‹ngilizler ifllerimize engel oluyorlar... Tutsaklar›, Angola’n›n
güneyinde Mossamades’te vapura yüklüyoruz. Bu gidiflle ifl-
ler büsbütün zorlaflacak gibi görünüyor... ‹ngilizler sözde Afri-
ka’ya uygarl›k getireceklermifl... Misyonerler bir yandan, on-
lar bir yandan yerlilerin ak›llar›n› çeliyorlar. Eskiden oldu¤u gi-
bi kolayca esir bulam›yoruz.
– Peki, dedi Negoro. Gemiden kurtulanlar› ne yapaca¤›z?
Harris bir ara durdu. Bafl›n› kafl›yarak:
– Ne mi yapaca¤›z, diye karfl›l›k verdi. Sataca¤›z tabi!...
Hem zencileri, hem de beyazlar›... Yafll› zenci belki para et-
mez... Ama ötekiler güçlü kuvvetli...
O s›rada bir köpek havlamas› duyuldu. Negoro, kulak
kabartt›ktan sonra aya¤a f›rlad›:
45
