Harrison adl› bir Amerikan flirketinin buharl› gemisi, Pa-
nama’ya gidiyordu. Gemi çal›flanlar›, James W. Weldon’›n
efli Bayan Weldon’la çocu¤una ve arkadafllar›na çok yak›n
ilgi gösterdiler. Bafllar›ndan ilginç bir serüven geçen bu in-
sanlar, rahat bir deniz yolculu¤undan sonra, Amerika top-
raklar›na ayak bast›lar.
Panama’dan San Francisco’ya bir telgraf çekildi. James
Weldon’a durumu bildirdiler. Armatör, aylardan beri Pilgrim’i
dört bir tarafta arat›yordu. Yaflamlar›ndan umudunu kesti¤i bir
anda, eflinin ve çocu¤unun sa¤ oldu¤u haberi, onu sevince
bo¤mufltu.
Trenle yapt›klar› güzel bir yolculuktan sonra, San Francis-
co’ya vard›lar. Tehlikeli serüven sona ermiflti. Yaln›z, bu se-
vinçli sona, Tom ve arkadafllar›n› kaybetmenin buruklu¤u ka-
r›fl›yordu.
Efline ve çocu¤una kavuflan James Weldon, Dick Sand’i
evlât edindi. Hercule, ailenin sevilen bir üyesi oldu. Bay Wel-
don, bu sad›k zenciyi aileden uzaklaflt›rmam›flt›. Böylece,
yapt›¤› iyilikleri karfl›l›ks›z b›rakmam›fl oluyordu.
Aradan üç y›l geçti. Jack sekiz yafl›na basm›flt›. Dick
Sand’se on sekiz... Delikanl›, denizcilik okulunu çok iyi dere-
ceyle bitirmiflti. “E¤itim görmeyen bir insan gemilerde miço bi-
le olamaz!” diyordu. “E¤er ben vaktiyle iyi bir e¤itim görsey-
dim, Pilgrim gemisini Afrika k›y›lar›na sürüklemezdim!...”
Dick Sand, genç ve bilgili bir kaptan olmufltu. On sekiz ya-
fl›nda bir kaptan!... Bay Weldon, gemilerinden birinin yöneti-
87
