382
• sözünden ç›kmamak (birinin):
Bir kimsenin isteklerine, sözlerine uygun davran›fllarda
bulunmak.
Annesinin sözünden ç›kmazd›.
• sözüne gelmek (birinin):
En sonunda o kimsenin söylediklerini benimsemek.
Benim sözüme geleceksiniz.
• Sözünü balla kestim:
Sözünüzü kesmemi ba¤›fllay›n›z, anlam›nda kullan›l›r.
Sözünü balla kestim, ama burada bir fley söylemem ge-
rekiyor.
• sözünü bilmek:
bk. laf›n› bilmek.
• sözünü esirgememek (sak›nmamak):
Kim al›n›rsa al›ns›n, düflündü¤ünü söylemekten çekin-
memek.
Sözünü esirgemezdi, bu yüzden ara s›ra bafl› belaya da
girerdi.
• sözünü etmek:
bk. laf›n› etmek.
• sözünü geri almak:
Söylemifl oldu¤u bir sözün do¤ru olmad›¤›n› kabul edip
söylenmemifl say›lmas›n› istemek.
Sözümü geri al›yorum, yanl›fl düflünmüflüm.
• sözünün eri olmak:
Verdi¤i sözü ne pahas›na olursa olsun gerçeklefltiren
bir kifli olmak.
Sözünün eri bir kifli olarak tan›n›rd›.
• sözünü tutmak:
bk. sözünde durmak.
Deyimler/364-384 21/07/2010 21:01 Page 382