12
bocalamak: karars›z olmak
bo¤az: geçimi sa¤lanan kimse / yeme içme
bo¤azlamak: gaddarca öldürmek
bo¤azl›: ifltahl›
bo¤azs›z: ifltahs›z
bo¤mak: bast›rmak / sarmak / bunaltmak /
pefl pefle yapmak / örtmeye çal›flmak / ge-
liflmesine engel olmak
bo¤ulmak: bunalmak
bo¤uflmak: u¤raflmak
borç: yükümlülük
borçlu: yükümlülük alt›nda bulunan / bir
fleyi birinin yard›m›yla elde etmifl olan
bostan korkulu¤u: güçsüz kimse, ifle yara-
mayan kimse
bofl: bilgisiz / verimsiz / anlams›z / faydas›
olmayan / habersiz
boflalma: rahatlama, ferahlama, içini döke-
rek aç›lma
boflalmak: ferahlamak, deflarj olmak
boflluk: yetersizlik
boya: aldat›c› görünüfl
boyamak: afla¤›lamak, a¤›r konuflmak /
azarlamak
boynuzlanmak: kar›s› taraf›ndan aldat›lmak
boyun borcu: ödev, vecibe
boyunduruk: esaret
boyut: nitelik, durum / genifllik, kapsam
bozlamak: 盤l›k koparmak
bozmak: düflkün olmak / kötülefltirmek /
küçük düflürmek
bozuk: k›zg›n, s›k›nt›l› / kötümser
bozulmak: k›zmak, içerlemek / zay›flamak /
iyi niteli¤ini yitirmek
bölmek: parçalamak, birli¤ini bozmak
bölücü: fesatç›, münaf›k
budala: afl›r› düflkün
budamak: eksiltmek, azaltmak
bu¤ulu: süzgün bak›fll›
bukalemun: ç›kar›na göre de¤iflen kimse
buland›r›c›: tiksindirici
buland›rmak: kar›flt›rmak
bulan›k: niteli¤i iyice kavranmayan
bulanmak: kar›flmak
bulafl›k: yap›flkan, sulu
bulutlanmak: kederlenmek, hüzünlenmek
bulutlu: bulan›k görünen
bunalmak: çok s›k›lmak
burkulmak: üzülmek, iç ac›s› çekmek
burmak: üzmek
buruk: al›nm›fl, k›r›lm›fl, küskün
burukluk: küskünlük, gücenmifllik
burulmak: gücenmek, k›r›lmak
burun: kibir, gurur
bülbül: güzel sesli kimse
büyü: karfl› konulamaz güçlü etki
büyükçe: oldukça önemli
büyüklük: ba¤›fllay›c› kifliye özgü davran›fl
büyülemek: kendine ba¤lamak
büyülenmek: çekicili¤ine kap›lmak
büyüleyici: çekici, etkileyen
büyültmek: abartmak
büyütmek: abartmak, mübala¤a etmek
büzülmek: sinmek