falso: yanl›fl davran›fl
farz: boyun borcu
fen: hile, hilekârl›k
fersah: uzakl›k.
fethetmek: gönül kazanmak
fettan: cilveli, gönül alan
f›k›rdamak: cilvelenmek
f›nd›kk›ran: iflveli, fluh, bafltan ç›karan ka-
d›n
f›rça: resim yapma sanat›
f›rçalamak: çok azarlamak
f›rçalanmak: çok azarlanmak
f›r›ldak: dolap, düzen, hile
f›r›ldakç›: düzenci, dalavereci
f›rt›na: kötü durum / s›k›nt›
f›rt›nal›: tart›flmal›, çekiflmeli, gürültülü, ka-
r›fl›k
f›slamak: gizlice haber vermek
filinta: yak›fl›kl›, güzel
f›flk›rmak: bol bol görünmek
figüran: etkisiz kimse
filizlenmek: geliflmeye bafllamak
filozof: kendi halinde yaflayan sakin kimse
/ felsefeye merakl›
firavun: ac›mas›z, surats›z, kibirli kimse
fitillemek: k›flk›rtmak, k›zd›rmak
flafl: önemli (haber) / gösterifle düflkün /
ünlü, gözde
formalite: biçimsel davran›fl
formül: ç›kar yol
fors: itibar, sayg›nl›k, söz geçirirlik, nüfuz /
gösterifllilik
forum: tart›flma alan›
fosil: ça¤›n gerisinde kalm›fl, çok eskimifl
fosilleflmek: köhneleflmek, gerilemek, eski-
mek / düflünme gücünü yitirmek
frenlemek: afl›r›l›¤› engellemek
20
F