ocak: ev, aile, soy
odak: ayn› düflüncede olanlar›n topland›¤›
yer, mihrak
odun: anlay›fls›z, kaba kimse
odunlaflmak: kabalaflmak
odunluk: anlay›fls›zl›k, kabal›k
o¤ul bal›: o¤uldan olan erkek torun
okflamak: hafifçe dövmek / hoflnut etmek
omurga: temel, esas
omuzlamak: yüklenmek, sorumluluk almak
/ s›rtlay›p kaç›rmak, afl›rmak
onarmak: ifllenen bir kusuru gidermek
organ: bir görevi yerine getirmekle görevli
kurulufl
organik: güçlü, canl› (iliflki) / bir görevi ye-
rine getirmeye mecbur kuruluflla ilgili
orijinal: flafl›rt›c› nitelikte olan
ortalama: yaklafl›k
ortam: etkiler bütünü
Osmanl›: düflündü¤ünü aç›kça söyleyen,
yetki sahibi olan
oturmufl: yerleflik, yerleflmifl, güçlenmifl
oynamak: aldatmak / tedirgin etmek, rahat-
s›z edici davran›fllar yapmak
oynatmak: korkutmak, heyecanland›rmak /
hileyle oyalamak
oyunbaz: hileci, düzenci
oyuncak: önemsiz ifl / hiçe say›lan güçsüz
kimse
32
O