kay›tl›: flarta ba¤l›
kay›ts›z: flarta ba¤l› olmayan
kaymak: seçkin bölüm
kaynamak: tedirginlik olmak
kaynaflmak: uyuflmak / huzursuzluk ç›k-
mak
kaypak: dönek
kaz: budala, ahmak
kazak: kar›s›na söz geçirebilen erkek
kazanç: yarar, ç›kar, kâr
kaz›k: çok zor (soru, s›nav vb.)
keçeleflmek: vücudun uyuflup duyarl›¤›
azalmak
keçi: inatç›
kekelemek: kelimeleri birbirine kar›flt›rmak
kel: ç›plak (do¤a), yapraklar› dökülmüfl
(bitki) / geliflmemifl, c›l›z (bitki) / içinde az
eflya bulunan
kemikleflmek: de¤iflmez bir durum almak
kemikli: çok zay›f, s›ska
kemirmek: içine iflleyerek harap etmek
kenetlemek: ba¤lamak / kapamak
kenetlenmek: ayn› tutumda olmak / aç›lma-
yacak biçimde kapanmak / dayan›flma içi-
ne girmek
kereste: kaba saba kimse
kervan: toplu olarak birbiri ard›nca gelen
fleyler
kese: servet, mali güç
keskin: tiz (ses) / k›r›c› / etkili, sert
keyfi: gerçe¤e, akla uymayan
k›lavuz: ruhsal ve zihinsel bak›mdan yol
gösteren kimse
k›lç›kl›: pürüzlü, kar›fl›k, çaprafl›k
k›l›f: sudan gerekçe
k›rat: düzey, seviye, de¤er, nitelik
k›r›c›: inciten (davran›fl, söz vb.) / gerekti¤i
gibi geliflmesini önleyen
k›r›k: gücenmifl, üzgün
k›r›lmak: yat›flmak (so¤uk, rüzgâr vb.) /
azalmak (cesaret, umut, onur)
k›r›nt›: küçük kal›nt›.
k›rkambar: bilgili kimse.
k›rmak: yok etmek / gücünü, etkisini azalt-
mak
k›rpmak: kesinti yapmak.
k›rtasiyeci: bürokrat
k›rtasiyecilik: bürokrasi
k›s›lmak: kurtulma yolu kalmamak
k›s›r: verimsiz, sonuçsuz, yarars›z
k›s›r döngü: çözüm getirmeyen durumlar›n
tekrar›
k›s›tlamak: s›n›rlamak, daraltmak
k›s›tlay›c›: s›n›rlayan, daraltan fley
k›skanmak: imrenmek
k›smak: hak ve özgürlükleri s›n›rlamak /
masraf› azaltmak
k›st›rmak: kaçamayacak duruma düflürmek
k›tl›k: azl›k
k›vam: uygun zaman
k›v›lc›m: etken
k›v›rmak: baflarmak, becermek, hakk›ndan
gelmek, bafla ç›kmak
k›vranmak: üzülmek, ac› çekmek / afl›r› is-
temek
k›yamet: büyük bela, afet / gürültülü, kar›-
fl›kl›k
k›y›: tenha yer, ›ss›z yer
k›ymak: ac›may›p öldürmek / zulmetmek
k›zg›n: k›zm›fl olan, öfkeli / sert, fliddetli
k›z›l: afl›r› derecede olan / komünist
k›z›flmak: fliddetlenmek / h›zlanmak, hare-
ketlenmek
k›zmak: sinirlenmek, öfkelenmek
kilitlemek: s›k›ca tutmak / kapatmak
kir: leke, utan›lacak durum
kirlenmek: onuru lekelenmek
kirletmek: onuruna, namusuna zarar vere-
cek bir suç yüklemek, lekelemek
klas: üstün yetenekli
kobay: deney konusu
koç: gürbüz, genç erkek
kof: bofl, de¤ersiz, bilgisiz / güçsüz, der-
mans›z
koklatmak: yararland›rmak, biraz vermek
kokmak: olaca¤› hissedilmek
kokmufl: tembel, miskin / de¤ersiz, önem-
siz
kokona: süsüne düflkün yafll› kad›n
koku: belirti, iflaret, iz
26