9
n›yordu; yani uzay›n belirli bir nok-
tas›nda bulunan bir cismin, çevre-
sindeki uzay bölgesinde bir de¤iflik-
lik meydana getirmesi fikrini temel
al›yordu. Bu cisim bir “alan” yarat›-
yordu; bu alan ise onu yaratan cisim
taraf›ndan uzay›n bir bölgesinde
oluflturulan bir de¤ifliklikten baflka
bir fley de¤ildi. Bu muhakemenin te-
meli flu ilkedir: Daha önceleri düflü-
nüldü¤ünün tersine uzay, içindeki
cisimlere karfl› duyars›z de¤ildir, ya-
ni bir cismin varl›¤›nda ya da yoklu-
¤unda uzay ayn› de¤ildir.
Görelilik anlay›fl›na göre; iki cisim
aras›ndaki etkileflim, cisimlerden bi-
rinin di¤eri üzerinde yaratt›¤› alan
etkisiyle betimlenir. Birinci cisim
ikincinin bulundu¤u yerde onun du-
yarl› olaca¤› bir alan, yani uzayda bir
de¤iflim yarat›r; ikinci de bu etkiye
karfl›l›k verir. Bu süreç karfl›l›kl› oldu-
¤undan (Birinci ve ikinci cismin yer-
leri de¤ifltirilebilir.) burada betimle-
nen bir karfl›l›kl› etkidir, yani uzay›n
arac› oldu¤u bir tür etkileflimdir.
Böylelikle alan kavram› bir sürekli
de¤iflkenlik (kontinium) fikrine da-
yan›r: Uzay her noktas›nda de¤iflik-
li¤e u¤ramaktad›r. Bu sürekli de¤ifl-
kenlik kavram›, alan kavram›n›
hem güçlendirir hem de zay›flat›r.
Güçlendirir, çünkü uzay›n sürekli
yap›da olmas›yla uzayda (uzay-za-
man) olup biten tüm fiziki süreçle-
rin betimlenmesi, bir alan kuram›y-
la uyumlu görünür. Zay›flat›r, çün-
kü bir sürekli de¤iflkenlik kuram›na
tekabül eden “serbestlik derecele-
ri”nin say›s› (yani, de¤iflkenliklerin
olanakl›l›¤›), dünyay› temsil etmek
için çok fazlad›r; her-
hangi bir anda alan›n,
yerelleflmifl bir cisim
olarak “kristalleflme-
si” gerekir.
Einstein k›rk y›l bo-
yunca -ölümüne dek-
bu sorun üzerinde
kendi ifadesiyle kafa
patlatmaktan vazgeç-
medi. Tüm fizik ku-
ramlar›n› birlefltirecek
bir kuram tutkusunu
terketmedi ve sürekli
olarak 1905’ te ortaya
koydu¤u görelilik ilke-
sine veya Genel Görelilik Kura-
m›’n›n temelindeki eflde¤erlik ilke-
sine benzer bir biçimde, tüm etkile-
flimler için geçerli olacak bir alan
kuram› oluflturmaya çal›flt›. ‹flte s›k
s›k giriflilip daha sonra vazgeçilen
“birleflik kuram” gelifltirme çabala-
r›n›n temelinde bu yatar. Modern fi-
zik bu tutkuyu biraz farkl› bir yön-
den yeniden ele alm›flt›r; çünkü
Einstein’in birleflik kuram üzerinde
çal›flt›¤› y›llarda bilinmeyen yeni et-
kileflimler (atom çekirde¤indeki za-
y›f ve kuvvetli etkileflimler) bulun-
mufltur.
“Benim
özel bir yetene¤im
yok;
sadece tutku
derecesinde
merakl›y›m”