habit
(hebit) âdet, huy,
alışkanlık
habitual
(hıbiçuvıl) alışılmış /
sürekli, daimi
hail
(heyl) dolu (yağış)
hair
(he:) saç
hairbrush
(he:braş) saç fır-
çası
hairdresser
(he:dresı) kuaför
hairless
(he:lıs) saçsız, kılsız
hairpin
(he:pin) saç tokası
hairy
(he:ri) tüylü, kıllı
half
(ha:f) yarım, yarı / buçuk
hall
(ho:l) salon, hol
hallo
(halou) alo / merhaba
ham
(hem) jambon
hamburger
(hembö:gı) ham-
burger
hammer
(hemı) çekiç /
çekiçle çakmak
hammock
(hamık) hamak
hand
(hend) el
hand
(hend) vermek, uzatmak
hand in
sunmak
handbag
(hendbeg) el çantası
handbrake
(hendbreyk) el
freni
handcuff
(hendkaf) kelepçe
handful
(hendful) avuç dolusu
handicap
(hendikep) engel
handkerchief
(henkırçif)
mendil
handle
(hendıl) ele almak,
idare etmek, kullanmak / sap,
kulp
handsome
(hensım) yakışıklı
handwriting
(hendrayting) el
yazısı
hang
(heng) asmak, asılmak
hanger
(hengı) çengel, askı
happen
(hepın) olmak,
meydana gelmek
happiness
(hepinıs) mutluluk
happy
(hepi) mutlu
harbour
(ha:bı) liman
hard
(ha:d) zor, güç / katı, sert
/ kuvvetle, gayretle, çok
hardhearted
(hardha:tıd) katı
yürekli, duygusuz
harden
(ha:dın) sertleşmek
hardly
(ha:dli) hemen hemen
hiç
hardship
(hardşip) zorluk, darlık
hare
(he:) tavşan
H