masterpiece
(ma:stıpi:s) sa-
nat şaheseri, en güzel eser,
başyapıt
mat
(met) paspas
match
(meç) kibrit / maç / uy-
mak, benzemek
material
(mıtiıriıl) madde,
malzeme, gereç
maternal
(mıtönıl) analığa ait
mathematics
(metımetiks)
matematik
matron
(meytrın) kadın (evli
veya dul) / okul veya hastane-
de idareci kadın
matter
(metı) madde / mesele,
iş / ehemmiyetli, önemli olmak
What is the matter? Ne var, ne
oldu? It doesn’t matter. Önemi
yok.
mattress
(metris) minder,
somya, şilte
mature
(mıçuı) olgun / olgun-
laşmak
mausoleum
(mozılıyım) me-
zar, anıt mezar, mozole
maximum
(meksimım) mak-
simum, azami, en fazla, en
çok
May
(mey) mayıs
may
(might) (mey, mayt) (izin
ve olasılık gösterir) mümkün
olmak, muhtemel olmak
You
may open the window.
Pencereyi açabilirsiniz. It may
rain this afternoon. Bu öğle-
den sonra yağmur yağabilir.
maybe
(meybi) belki
mayonnaise
(meyıneyz) ma-
yonez
mayor
(meyi) belediye baş-
kanı
maze
(meyz) karmakarışık
(yol, hat...) şebeke, kargaşa /
labirent
me
(mi:) beni, bana
meadow
(medou) çayır, otlak
meal
(mi:l) öğün, yemek
mean
(mi:n) demek istemek,
kastetmek, anlamına gelmek
What does this word mean?
Bu kelime ne anlama gelir?
meaning
(mi:ning) anlam
meanwhile
(mi:nwayl) bu es-
nada, bu sırada, bu arada
measles
(mi:zıls) kızamık
measure
(mejı) ölçü / ölçmek
measurement
(mejımınt) öl-
çü, ölçme
meat
(mi:t) et (yenen)
mechanic
(mikenik) teknis-
yen, makinist
mechanical
(mikenikıl) maki-
neyle olan, makineyle işleyen,
makine gibi
mechanism
(mekınizm) me-
kanizma
-91-
mechanism
