jacket
(cekit) ceket
jack knife
(ceknayf) çakı
jade
(ceyd) kıymetli yeşil taş,
yeşim taşı
jagged
(cegid) pürtük yüzlü,
tırtıklı
jaguar
(cekwa:) jaguar
jail
(ceyl) hapishane / hapset-
mek
jam
(cem) reçel
jam
(cem) sıkıştırmak,
sıkışmak / sıkışıklık, yığılma
janitor
(cenitı) kapıcı, hademe
January
(cenyuıri) ocak (ay)
Japan
(cıpen) Japonya
Japanese
(cepıniız)
Japonyalı, Japonca
jar
(ca:) kavanoz, çömlek
jasmine
(cezmin) yasemin
jaundice
(coındis) sarılık
javelin
(cevlin) cirit, mızrak
jaw
(co:) çene
jazz
(cez) caz
jealous
(celıs) kıskanç
jealousy
(celisi) kıskançlık
jeans
(ci:nz) kot pantolon
jeep
(ci:p) cip
jelly
(celi) pelte, jöle
jelly-fish
(celifiş) denizanası
jersey
(cö:zi) kazak (yün)
Jesus
(ci:zıs) İsa peygamber
jetty
(ceti) dalgakıran / iskele
Jew
(cu:) Yahudi, Musevi
jewel
(cu:il) mücevher
jewelry
(cu:ılri) mücevherat,
kuyumculuk
jigsaw puzzle
(cigso:pazıl)
bozyap
job
(cop) iş, meslek
jobless
(coblıs) işsiz
jockey
(coki) cokey
jog
(cag) yavaş gezinmek,
yürümek, koşmak (spor
amaçlı)
join
(coyn) birleştirmek /
katılmak
joint
(coynt) ortaklaşa,
müşterek / eklem / parça et
joke
(couk) şaka / şaka yap-
mak
journal
(cö:nıl) gazete
journalist
(cönılist) gazeteci
J
