nice
(nays) hoş, nefis
nicely
hoş bir şekilde
nickname
(nikneym) takma ad
niece
(ni:s) yeğen (kız)
night
(nayt) gece
nightingale
(naytingeyl) bülbül
nil
(nil) sıfır (maç skorları için)
nine
(nayn) dokuz
nineteen
(naynti:n) on dokuz
ninety
(naynti) doksan
ninth
(naynt) dokuzuncu
nitrogen
(naytrocın) azot,
nitrojen
no
(no) hayır / hiç
She has no books to read.
Okuyacak hiçbir kitabı yok.
nobility
(noubilıti) asalet,
soyluluk
noble
(noubıl) asil, soylu
nobody
(noubıdi) hiç kimse
There is nobody in the garden.
Bahçede hiç kimse yok.
nod
(nod) başla işaret, başını
sallamak (olumlu anlamda)
noise
(noiz) gürültü
noisy
(noyzi) gürültülü, gürül-
tücü
nomad
(nomed) göçebe
nominate
(nomineyt) aday
göstermek / atamak
non-
(non) hiçbir, olmayan,
yapmayan anlamında önek
nonchalant
(nanşalaınt) kay-
gısız, ilgisiz, soğukkanlı
non-smoker
(nonsmokı)
sigara içmeyen
none
(nan) hiç, hiçbir
You
have two apples but I have
none. Sizin iki elmanız var
ama benim hiç (bir tane) yok.
nonetheless
(nandhıles) her-
şeye rağmen
nonsense
(nansıns) saçma,
anlamsız, manasız
nonstop
(nonstop) durmadan,
direkt
noodle
(nudıl) şehriye
noon
(nu:n) öğle vakti
no one
(nou wan) hiç kimse
nor
(no:) ne de
She doesn’t
like apples, nor does she like
oranges. Ne elma ne de por-
takal sever. (İkisini de
sevmez.)
normal
(no:mıl) normal
north
(no:t) kuzey
northern
(notın) kuzeye ait,
kuzey
Norway
(no:wey) Norveç
-100-
nice