ing turk soz - page 97

nag
(neg) vırvır etmek, başı-
nın etini yemek
Will you stop
nagging at me! Kafamın etini
yiyip durmasa-na!
nail
(neyi) çivi / tırnak / çivile-
mek, çivi çakmak
naive
(nai:v) saf, çocuğumsu,
saf ve tabii, toy
naked
(neykid) çıplak
name
(neym) isim, ad
name
isimlendirmek
What are
they going to name the child?
Çocuğa ne isim verecekler?
nameless
(neimlıs) isimsiz
nanny
(neni) dadı, çocuk ba-
kıcısı
nap
(nep) kısa uyku
nape
(neyp) ense
napkin
(nepkin) peçete
narrate
(nereyt) anlatmak
narrow
(nerou) dar
nasal
(neyzıl) burunla ilgili
nasty
(na:sti) fena, iğrenç, pis,
kötü
nation
(neyşın) ulus, millet
national
(neyşınıl) ulusal, milli
national anthem
(neyşınıl en-
tım) milli marş
nationality
(neyşıneliti) mil-
liyet
native
(neytiv) yerli, o yerde
doğmuş, o yere özgü
natural
(neçırıl) doğal
nature
(neyçı) doğa, tabiat /
mizaç, huy
naught
(no:t) sıfır, hiçbir şey
naughty
(no:ti) yaramaz, haylaz
navel
(neyvıl) göbek
navigation
(nevigeyşın) de-
nizcilik
navy
(neyvi) deniz kuvvetleri,
donanma
near
(niı) yakın, yakında
She
is sitting near the window.
Pencerenin yanında (yakı-
nında) oturuyor. The hospital
is quite near. Hastane oldukça
yakındadır.
nearly
(niıli) hemen hemen,
yaklaşık olarak, nerdeyse
It’s
nearly bed time. Hemen
hemen yatma zamanıdır.
neat
(ni:t) temiz, tertipli, zarif,
derli toplu
N
1...,87,88,89,90,91,92,93,94,95,96 98,99,100,101,102,103,104,105,106,107,...319
Powered by FlippingBook