1730
n
III. Ahmet’in feragati sonucu I. Mahmut,
35 yaşında tahta çıktı (1-2 Ekim).
n
Silâhtar Mehmet Paşa, veziriazam oldu.
n
Patrona Halil ve yandaşları idam edildi
(15 Kasım).
Olay, tarihî kaynaklarda şöyle kaleme alınmıştır:
“Bu senenin 28 Eylül Perşenbe günü başlayıp III. Ah-
met’in feragatine sebeb olan Patrona ihtilâli I. Mah-
mut devrinde de devam ettikten sonra, asiler ceza
görmeyecekleri hakkında şeyhülislâmdan aldıkları
hüccet üzerine 11 Ekim Çarşanba günü Etmeyda-
nı’ndaki çadırlarını kaldırmış, bu suretle 13 gün süren
ihtilâl 14 üncü günü nihayet bulmuş ve bunun üzeri-
ne 14 Ekim Cumartesi günü padişahın emriyle çarşı-
lar açılmıştır. Bununla beraber zorbalar saltanatı niha-
yet bulmuş değildir: Başlarında Patrona ile Muslu-Be-
şe bulunan bu baldırı-çıplaklar Damat İbrahim Pa-
şa’nın imar ettiği Sadabad’daki “yüz yirmiden müte-
caviz kasırlar”ın derhal yıkılmasını ve hattâ merhu-
mun memleketi olan Nevşehir’in bile tahribini ilk iş
olarak istemişlerse de padişah yalnız Sadabad’ın ya-
kılmayıp yıkılmasına razı olduğu için Kâğıthane köşk-
leriyle bahçeleri üç günde yağma ve tahrib edilmiştir!
Patrona Halil’in askere münhasır olması lâzımgelen
cülûs bahşişini kendi avenesinden üç bin serseriye de
teşmil ettirmiş olduğundan bahsedilir! Divan müzake-
relerine bile iştirak eden bu hamam tellâkı, Başdefter-
dar İzzet Ali Bey’in konağını cebren işgal etmiştir! Vak-
tiyle kendisine veresiye et veren Yanaki isminde bir
“kasap yazıcısı”nı da Boğdan voyvodalığına tayin et-
tirmiştir! Her hâlde böyle bir vaziyetin devamı devlet
mefhumuyla te’lif edilemeyeceği için, nihayet meşhur
Dar-üs-saâde Ağası Beşir Ağa’nın teşebbüsüyle Veziri-
azam Silâhtar Mehmet Paşa ve o sırada İstanbul’da
bulunan Kırım Hanı I. Kaplan Giray elbirliği etmiş, pa-
dişahın verdiği beş bin altın bâzı Ocak ağalarına ye-
dirilmiş ve işte bu sayede ustalıklı bir takım tertibat it-
tihaz edilmiştir: Bu tertibat mucibince bugün sarayda
Patrona’ya vezaret payesiyle Rumeli beylerbeyliği tev-
cih edilmek üzere büyük bir ictima akdedilirken mü-
nasip bir yere 33 yeniçeri saklandığından bahsedilir;
avenesiyle beraber saraya gelen Patrona Halil, Revan
köşkünde huzura çıkmak üzere davet beklerken bir-
denbire bastırılıp imha edilmiş ve tabiî bütün adam-
ları da temizlenmiştir. Kendisini “Halaskâr” (Kurtarıcı)
diye alkışlatan bu Arnavut serserisinin beş-on günde
topladığı servet, Garp menbâlarında üç milyon frank
gösterilir!
n
Divan edebiyatımızın en büyük şairlerinden
Nedim (Nedim Ahmet Efendi) 49 yaşında vefat
etti.
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
O
SMANLI
P
AD‹fiAHI
I
.
M
AHMUT
PAD‹fiAHLAR ALBÜMÜ
370
NEDİM
(1680 İstanbul - 1730 İstanbul):
Asıl adı Ahmet’tir. Çocukluğunda medrese
öğrenimi görerek Arapça öğrenmiş; müder-
rislik, mahkeme naipliği görevlerinde bulun-
muştur. Kültür çalışmalarına önem veren
Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Pa-
şa’nın güvenini kazanmış; Müneccimbaşı
Ahmet Efendi’nin “Sahâifül Ahbar”ı ile, Ga-
ziantepli Ayni’nin Arapça tarihini Türkçeye
çeviren kurulda görev almıştır (1725).
Mahmut Paşa Mahkemesi naipliğine atan-
mış, Molla Kırımî (1727), Sadi Efendi
(1728), Nişancı Paşa, Sekban Ali medrese-
lerinde müderrislik ve bir aralık sadrazamın özel kütüphanesinde hafız-ı kütüplük
de yapmıştır. 1730’da patlayan Patrona Halil Ayaklanması sırasında öldürülmüş, ki-
mi kaynaklara göre ise isyancılardan kaçarken, evinin damından düşerek ölmüştür.
Nedim, Lâle Devri şairidir. Devrin aşk, şarap, zevk ve sefa âlemlerinin getirdiği bir or-
tamda kıvrak ve neşeli şarkılar, gazeller yazmış; divan edebiyatına coşkunluğun şiiri-
ni getirmiştir. Saraya yakın olmanın sağladığı refah içindeki yaşantısı, şiirinin içerik ve
biçim niteliklerini etkilemiş; onun dizeleriyle içe kapanık divan edebiyatında doğaya
ve insana doğru açılmanın ilk ışınları belirmiştir. Bu açılma, şiirlerinde daha kıvrak ve
yalın bir dil kurulmasına yol açmıştır. Nedim, aruz ölçüsünü kullanırken kalıplara bo-
yun eğmez, aksine sözcüklerin diziminde çeşitli ustalıklar göstererek, söz ve ses
uyumlarını birleştirmede başarı kazanır. Çok akıcı bir anlatımı olan Nedim, İstanbul
Türkçesini ve halkın dilini de şiirinde kullanarak, dilin özelliklerinden de yararlanmış-
III. Ahmet, Lale Devri’nin renkli yaflam›ndan uzakta
bir çeyrek yüzy›l geçirdikten sonra, Patrona Halil Ayak-
lanmas›’nda tahttan indirilmeye zorlanarak ye¤eni Mah-
mut’u 30 Eylül 1730 gecesi, Kafes Kasr›’ndaki dairesin-
den getirtip ö¤ütlerde bulundu. Kendi flehzadeleriyle bir-
likte ona biat edip padiflahl›¤a getirdi.
SADARETTEK‹
DE⁄‹fi‹KL‹KLER
Sadrazam Nev-
flehirli Damat ‹bra-
him Pafla, 30 Eylül
günü idam edilerek,
yerine
Silâhtar
Mehmet Pafla bu
göreve atand›.
Kente egemen
olan ayaklanmac›-
lar›n istekleri do¤-
rultusunda, kürsü
fleyhleri, yani vaiz-
lere var›ncaya de-
¤in bir dizi atamay› I. Mahmut, zorunlu olarak yapt›.
I. MAHMUT DÖNEM‹ OLAYLARI
Nevflehirli Damat ‹brahim Pafla
(Anonim tablo: KÜSAV Müzayede Katalo¤u)