— Bir gece gelip al›r›z.
— Ne olur ne olmaz. Sakland›¤›m›z yer pek güven-
li de¤il. Paray› biraz derine gömelim.
‹spanyol, kalk›p oca¤a do¤ru yürüdü. Tafllardan birini kal-
d›r›p içinde paralar›n fl›ng›rdad›¤› bir torba ç›kard›. ‹çinden
kendileri için biraz para ald›lar. K›z›lderili Joe, b›ça¤›yla top-
ra¤› kazmaya bafllad›. Çocuklar sevinçle birbirlerini dürttüler.
Bu, onlar için az para de¤ildi.
K›z›lderili Joe’nun b›ça¤› sert bir fleye dokunmufltu.
— Bu da ne?
— Bir fley mi oldu?
— Burada çürük bir tahta var. Hay›r bekle, bu bir sand›k!
Yard›m et de ç›kartal›m. Dur, bir delik aç›ld›. Bakal›m içinde
ne var?
K›z›derili Joe hayk›rd›.
— Bunlar para!
Sand›ktan ç›kan paralara bakt›lar. Hepsi alt›nd›. ‹spanyol;
— fiurada kazma kürek görmüfltüm. ‹flimize yarar. Bu du-
rumda, öteki ifli yapmam›za gerek kalmad›, dedi.
K›z›lderili, kararl› bir tav›rla konufltu.
— Beni hiç tan›mam›fls›n. Bu yaln›zca bir soygun de¤il, ay-
n› zamanda öç alma olacak!
— Pekâlâ. Bunlar› ne yapaca¤›z? Yeniden gömecek mi-
yiz?
— Evet.
Yukar›da bekleyen çocuklar art›k sevinçten yerlerinde du-
ram›yorlard›. Ama Joe’nun sözleriyle hevesleri kursaklar›nda
66