— Pasta yer, limonata içer, her gün sirke giderim.
— Para biriktirmeyi düflünmüyor musun?
— Günün birinde babam köye gelince, elimdeki paray› ku-
rufluna kadar al›r. Peki, ya sen ne yapmak istersin?
— Yeni bir trampet, k›rm›z› bir boyun ba¤›, keskin bir b›-
çak alaca¤›m. Sonra, belki de evlenirim.
— Evlenmek büyük bir ç›lg›nl›k. Babamla annem gün boyu
kavga ederdi.
— Benim evlenece¤im k›z kavga etmez.
— Tom, bütün kad›nlar birbirine benzer. Biraz daha düflün-
melisin bence. Ad› ne k›z›n?
— fiimdi söylemem. Zaman› gelince söylerim.
— Öyle olsun. Ama, sen evlenirsen iyice yaln›z kalaca¤›m.
— Neden? Gelir bizimle oturursun.
Biraz dinlendikten sonra kazmaya bafllad›lar. Bir saat son-
ra Huck sordu.
— Hazineleri çok mu derine gömerler?
— Pek sanm›yorum. San›r›m yanl›fl yeri kazd›k.
De¤iflik bir yer seçip yeniden ifle girifltiler. Bir süre sonra
Huck, aln›nda birikmifl terleri silerken;
— Bundan sonra nerede kaz› yapaca¤›z, diye sordu.
— Cardiff Tepesi’nde. Dul Bayan Douglas’›n evinin arka-
s›ndaki büyük a¤ac›n dibinde.
— Güzel bir seçim. Ama, oras› dul han›m›n arazisi. Hazi-
neyi elimizden alabilir.
— Hazine, onu bulan›nd›r. Kimin topra¤› oldu¤u hiç önemli
de¤ildir.
Yine çal›flmaya koyuldular. Çok geçmeden Huck;
61