‹flçiler, aylarca kazd›klar› derin kuyuya, ateflten maden
flelâlesini ak›t›yorlard›. Her fley bilimin, düflüncenin ayd›nl›-
¤›nda oluyordu. ‹stekle, bilinçle oluyordu.
Herkes kendi kendine ya da yan›ndakine soruyordu.
– Baflard›k m›?
Bunun yan›t›n› vermek için henüz erkendi. Gerçi madenin
hepsi, istenildi¤i gibi ak›t›lm›flt›. Hiçbir engel ç›kmam›flt›. ‹nsa-
n› bir ad›m bile yanaflt›rmayan ›s› düflmeliydi. Dahas› maden
so¤utulmal›yd›. ‹flin sonucu o zaman anlafl›lacakt›.
Peki Colombiad’›n so¤umas› için daha ne kadar bekleye-
ceklerdi?
Dökümün üstünden on befl gün geçmiflti. Ama Colombiad
hâlâ so¤umam›flt›.
Günler, haftalar geçti. Dev silindiri so¤utabilmek için çare-
ler arad›lar ama, bir yolunu bulamad›lar.
15 A¤ustosta topraktaki dumanlar azalmaya bafllad›. Bir-
kaç gün sonra topra¤›n s›cakl›¤›nda da bir azalma görüldü.
Sab›rs›zl›k son haddini bulmufltu. Bir gün dört metre, er-
tesi gün sekiz metre ilerleyip kuyuya yaklaflabildiler.
22 A¤ustos günü, döküm yerinin yan›ndayd›lar. Ayaklar›-
n›n bast›¤› yer s›cakt›.
Ertesi sabah çal›flmalara baflland›. ‹lk ifl olarak, topun
namlusunu boflaltmak için iç kal›b›n ç›kar›lmas› gerekiyordu.
Bunun için de kazmalar, kürekler ve delme araçlar›yla aral›k-
s›z çal›flt›lar.
Üç Eylül günü kal›ptan iz kalmad›. Colombiad ortaya ç›k-
137