tan sonra, yine vinçle yukar› ç›kar›l›yordu.
Afla¤›ya inenler öyle fleyler anlat›yorlard› ki, inmeyi dü-
flünmeyenler bile, befl dolara k›y›p vincin ucuna tak›lan san-
d›¤a biniyordu. Ama dibe indiklerinde, anlat›lanlardan hiçbiri-
ni göremiyorlard›. Önce k›z›yorlar, sonra yukar› ç›k›nca onlar
da ayn› fleyi yap›yor, afla¤›da gördüklerini abartarak anlat›-
yorlard›.
30 Eylül günü ö¤leden sonra üçü k›rk yedi geçe, Barbica-
ne’e bir telgraf geldi. Telgraf Avrupa’dan geliyordu.
Baflkan zarf› aceleyle y›rtt›. ‹çindeki telgraf› okudu:
– Yuvarlak mermiyi konik mermiyle de¤ifltirin. Bununla
Ay’a gidece¤im. Atlanta vapuruyla geliyorum. Michele Arden
(Miflel Arden).
Haber, dernek üyelerini ne kadar flafl›rtt›ysa, bütün dün-
yada da öyle bir flaflk›nl›k yaratt›. E¤er bu yaz› bir mektup ol-
sayd›, kuflkusuz onu yazanla okuyandan baflka kimsenin ha-
beri olmayacakt›. Bu telgraf Avrupa’dan çekilmifl, yeni döflen-
mifl olan ‹rlanda- Amerika aras› deniz alt› kablosuyla ulaflt›r›l-
m›flt›. Bu nedenle, ara merkezlerdeki bütün görevliler telgraf-
ta neler yaz›ld›¤›n› ö¤renmifllerdi.
Telgraf makinelerinin a¤z›n›n fazla s›k› olmad›¤› bilinirdi.
‹flte bu nedenle, yeni haber k›sa zamanda her yerde duyuldu.
Bu adam Ay’a gitmek istiyordu. Bunu aç›kça belirtiyordu.
Barbicane, Ay’a bir gülle göndermeyi önerdi¤inde her-
kes bunu do¤al karfl›lam›flt›. Sonuç olarak, bu bir itici güç
sorunuydu. Hesap kitap ifliydi. Ama akl› bafl›nda bir insan›n,
140