den...” ba¤›r›fllar› kulaklar› sa¤›r edercesine yay›l›yordu.
Michele Arden tam saatinde kürsüye ç›kt›. Bir yan›nda
Barbicane, bir yan›nda G›rg›r baba yani Maston vard›.
Michele Arden kürsüye ç›k›nca, öyle bir alk›fl yükseldi ki,
gölgelik olarak gerilen yelken bezleri dalgaland›, ortal›kta bü-
yük bir kaynaflma görüldü.
Frans›z, dirseklerini kürsüye dayayarak, her iki kolunu ha-
vaya kald›rarak sevgi gösterilerine karfl›l›k verdi. Gürültülerin
dinmesini bekledi.
Alan sessizleflince oldukça düzgün bir ‹ngilizce’yle konufl-
maya bafllad›.
Arden çok mutlu görünüyordu.
– Bu s›cak alt›nda benim sözlerimi dinlemek için bir hayli
yanacaks›n›z, diye sürdürdü konuflmas›n›. Çünkü ben olduk-
ça uzun konuflaca¤›m. Böylelikle beni iyice tan›man›z› istiyo-
rum. Nas›l, s›cakta yanmaya haz›r m›s›n›z?
Binlerce a¤›zdan ayn› anda, “Kabul, konufl, konufl...” söz-
leri yükseldi.
– Öyleyse bafllayal›m, dedi Frans›z. Beni can kula¤›yla
dinleyiniz. Hatalar›m› da ba¤›fllay›n›z. Karfl›n›zdaki adam›n
bir cahil oldu¤unu bir an bile unutmay›n lütfen. O kadar cahi-
lim ki, giriflti¤im iflin ne gibi tehlikeleri oldu¤unu bile bilmiyo-
rum. Benim için, flu z›mb›rt›ya binip Ay’a gitmek kadar basit
bir ifl yok dünyada. Bu yolculuk, günün birinde kesinlikle ya-
p›lacakt›. Çünkü insano¤lu yarat›c›d›r, aray›c›d›r. ‹nsano¤lu
güçlüdür. Her fley bir aflamal› geliflme yasas›na ba¤l›d›r. Dü-
146